Ebeveynler, çocuklarının kendilerine doğru bilgi vermesini isterler. Bununla birlikte farkında olmadan, çocuklarının, kendilerine yalan söylemesinin koşullarını da hazırlarlar. Yapılan araştırmalar, çocukların yalan söyleme nedenlerinin başında ebeveynlerin verdiği aşırı tepkilerin geldiğini göstermektedir.
Çocuk, doğruyu söylediğinde cezayla karşılaşacağını düşünürse doğru bilgi vermemeyi tercih etmektedir. Yargılanacağını, eleştirileceğini, suçlanacağını düşünürse yalana başvurabilmektedir. Öte yandan çocuklar ve gençler riskli kararlar alıp tehlikeli davranışlar yapabilmektedir. Ebeveynin, çocuklarına rehberlik yapma sorumluluğu olduğu için onları risklerden uzak tutması gerekmektedir. Çocuk, doğru bilgi vermezse ebeveyn çocuğu nasıl koruyabilir? Fiziki güvenlik tedbirleriyle çocuğun her yaşantısını takip etmek mümkün değildir. En sağlıklı bilgi, çocuğun kendisinden alınan bilgidir.
Problemin sağlıklı çözümü, ebeveynlerin çocuklarıyla sağlıklı iletişim kurmasından geçmektedir. Gençler ve çocuklar hata yaparlar, “hata onların göbek adıdır”, ebeveynlerine yaşadıkları bir olumsuz durumu anlattıklarında eğer yukarıda sıraladığımız olumsuz tepkilerle karşılaşırlarsa, benzer durumları tekrar yaşadıklarında anlatmamayı seçeceklerdir. Bu durumda çocukları suçlamaya hakkımız var mıdır?
Elbette çocukları rahat bırakalım, istediklerini yapsınlar demiyoruz. Ancak, hiçkimse “hayatı nasıl yaşamalı” okulundan mezun olarak dünyaya gelmiyor. Çocukların yaşayacaklarını öngörerek, olumsuzlukları hayatlarından çıkarıp hatasız yaşamalarını beklemek doğru ve gerçekleşebilir bir öngörü değildir. Öngörebildiklerimizi onlarla müzakere edebiliriz, onların da fikirlerini alarak, onlara söz hakkı tanıyarak, düşüncelerimizi söyleyebiliriz. Öngöremediklerimiz gerçekleşirse de aşırı tepkiler vermeden, onlara, doğru ve güçlü sorular sorarak yaşadıklarını bilgiye ve deneyime dönüştürmelerine fırsat verebiliriz. Böyle durumlarda sorabileceğimiz güçlü sorulardan biri: “Bu yaşadığından ne öğrendin?” sorusudur. Bırakın yaşantısının sonuçlarını kendisi değerlendirsin, sorumluluğunu üstlensin, sorumluluk almanın ne demek olduğunu öğrensin.
Bir başka güçlü soru da; “Ne yapsaydın ya da yapmasaydın bu durumu yaşamazdın?” sorusudur. Soruyla başbaşa kalan çocuk, yaptığı için zor duruma düştüğü ya da eksik bıraktığı için (sorumluluğunu yerine getirmediği için) istemediği sonuçlarla karşılaştığı gerçeğiyle yüzleşecektir.
Son olarak: “Buna benzer durumlarla karşılaşmamak için gelecekte nelere dikkat etmelisin?”sorusunu sormalıyız. Şundan emin olmalısınız ki doğruları siz söylediğinizde ve çözümleri siz ürettiğinizde onlar kendi bildiklerini yapmaya devam edeceklerdir.
Ezcümle, çocuklarla kuracağımız sağlıklı iletişim onları güvenli kılacaktır. Bunu sağlamanın yolu ise onlarla müzakere edebilmekten geçmektedir. Hoş kalın.