Yaklaşık bir hafta sonra YKS sonuçları açıklanacak. Sınava giren öğrencilerin ailelerinde gündem, “tercihler” olacak. Öğrenciler cüzdanlarına koydukları puanlarıyla ÖSYM mağazasına gidip meslek alışverişi yapmaya çalışacaklar. Mağazanın üst raflarında pahalı üniversitelerin pahalı fakülte ve bölümleri olacak. Herkesin gözü üst raflarda olacağı için arz talep dengesi kurulacak, bu yıl üç milyondan fazla öğrencinin alışverişe çıktığını da hesaba katarsak, üst raflardaki mesleklerin fiyatlarının arttığını göreceğiz. Öğrenciler ve ebeveynler, bir raflardaki mesleklere, bir de cüzdanlarındaki puanlara bakacaklar, birkaç puan eksiğiyle satın alamadıkları meslekler için hayıflanacaklar.
***
Tercih yaparken birkaç önemli noktaya değinmekte yarar olduğunu düşünüyorum. İlk olarak öğrenci seçeceği mesleği kırk yıl yapacağını -emeklilik yaşı altmış/altmış beş- unutmamalıdır. En az dört yıl fakültesini okuyup üzerine kırk yıl mesleğini icra ettiğinizi düşünün, her gün işe giderken ayaklarınızın geri gittiği bir meslek seçtiyseniz yaşamınızdan kırk dört yıl eksilmiştir.
Öte yandan, ebeveynin, “Herkesin istediği mesleği yapabilmesi mümkün de biz mi seçmiyoruz?” haklı sorusunu duyar gibiyim. Ne yazık ki ülkemizde sürdürebileceğiniz bir baba mesleğiniz yoksa, sanayide çırak olarak hayata erken atılmadıysanız, mesleğe giden tek yol üniversite kapısından geçmektedir. O halde ne yapmalıyız? Cüzdanımızdaki puanı harcarken hem ülkenin koşullarını göz önünde bulundurmalı hem de uzun yıllar bu mesleği yapacağımızı unutmamalıyız.
***
İkinci olarak, öğrenci bir kaç puanla istediği mesleği kaçırırsa, öğrencilerin tabiriyle “Mezuna kalmalı mıdır?” Bu soruya cevap verirken her öğrenci kendi çalışma sürecini değerlendirmelidir. Eğer yeteri kadar çalışmadım, daha fazla çalışmaya gücüm yeterdi ama ben potansiyelimin tamamını kullanmadım diyorsa bir defa daha hazırlanmasında yarar vardır. Bunun yanısıra bir başka öğrenci, elimden gelen herşeyi yaptım, daha fazlasını yapacak gücüm yok diye düşünüyorsa ÖSYM mağazasından puanının yettiği bir mesleği satın almasında yarar var.
***
Üçüncü olarak açıkta kalmak istemiyorum diyen öğrenci tercihlerini yüzde otuz-kırk yüksekten başlayarak ve yüzde otuz-kırk düşüğe kadar yapmalıdır. Sıralaması yüzbin gelen bir öğrenci altmış bin sıralamadan tercih yapmaya başlayıp yüzkırk bin sıralamaya kadar düşebilir.
***
Dördüncü olarak, bir önceki yılın puanları değil, sıralamaları dikkate alarak tercih yapılmalıdır. Puanlar, sınavların zorluk düzeylerine göre yıldan yıla farklılık göstermekle birlikte sıralamalarda aynı oranda değişim olmamaktadır.
***
Beşinci olarak, tercih listenizi yaparken istemediğiniz bölümü istediğiniz bölümün üzerine yazmayınız. Doğaldır ki her bölümü aynı oranda istemiyor olacaksınız, puanı daha yüksek olduğu halde daha az istediğiniz bölüm yukarıda, daha çok istediğiniz bölüm aşağıda olursa sonradan pişman olursunuz. Puanı daha çok olan bölümü tercih listenizden çıkarın, nasıl olsa daha çok istediğiniz bölüm aşağıdadır, yüksek olanı kazanacaksanız, düşük olanı zaten kazanırsınız.
***
Altıncı olarak, tekrar denemek istiyorsanız çevrenizin etkisinde kalmayın. “Mezuna kalmak” ifadesi öğrencilerde başarısızlık ve eksiklik duygusu yaratabilmektedir. Bazen öğrenciler salt “Mezuna kaldı!” demesinler diye tercih yapabiliyor, sonrasında pişman olup fakülteyi bırakıyor. Ancak ertesi yıl kendisinden puan kırılıyor, kırılmaması için bir sonraki yılı beklemek zorunda kalıyor.
***
Ezcümle, öğrencilerimiz kaç puan almış olurlarsa olsunlar onlara başarısızlık ve eksiklik duygusu yaşatmamalıyız. Onları eleştirmek yerine güçlü ve doğru sorular sormalıyız. “Bu yıl yaşadıklarından ne öğrendin?” ya da “Şimdi bu koşullarda ne yapmalısın?” gibi sorular sorarak gelecek ve çözüm odaklı olmakta yarar var.
Hoş kalın.