Meydanlarda temelsiz suçlamalardan vatandaş artık bıktı, seçim olsa da kurtulsak diyor. Vatandaşı siyasete küstürdüler. Hakaret, tehdit ve gereksiz suçlamalarla siyaset olur mu? Halk geçim derdinde. Onu dile getiren yok. Seçim vaatleri ile bir kaşık bal sürülüyor ağızlara. Sıkın dişinizi 11 gün kaldı.
Ülkemizin önünde dağ gibi sorunların başında işsizlik geliyor. İşsizlik dört nala. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre işsizlik oranı Kasım-Aralık-Ocak aylarını kapsayan Aralık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 3,1 puan artışla yüzde 13,5'e çıkarak Şubat 2010'dan bu yana en yüksek düzeye geldi. Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 1 milyon artarak 4 milyon 302 bin kişi oldu. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nce hazırlanan raporda işsizliğin artmasının beklendiği kaydedildi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Türkiyenin genç işsizliği ile mücadelede AB ülkelerinin fersah fersah gerisinde olduğunu söyledi: “İşsizlikte Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırmaya yaklaşmıştır. İşsizlik en çok da ülkemizdeki milyonlarca genci etkilemeye devam ediyor. Türkiye, 28 AB ülkesine kıyasla genç işsizliğin en yüksek olduğu 5’nci ülke durumundadır. Türkiye yine AB ülkelerine kıyasla genç işsizliğin sürekli arttığı 2’nci ülke konumundadır.”
İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu da büyüme rakamlarını şöyle değerlendirdi: “Geçen yılın ikinci yarısında finansal piyasalarda görülen sert dalgalanmanın, enflasyondaki keskin yükselişin ve parasal sıkılaşmanın finansal koşullar üzerinde yarattığı olumsuz etkinin yansımasını tüketim ve yatırımda görüyoruz. Ayrıca mevsimsellikten arındırılmış veri son iki çeyrektir daralarak Türkiye’nin teknik resesyona girdiğine işaret ediyor."
CHP’nin AKP’li yıllarla ilgili hazırladığı raporda, üretimin yerini ithalat, gelirin yerini borç aldığı belirtilerek 2002’de doğan her çocuğun bin 963 dolar borçla dünyaya gözlerini açarken 2018’de bu rakamın 5 bin 513 dolara yükseldiği açıklandı.
Gelelim AB’ye. Kapıyı yine açmadılar ve AB raporu çok sert: “Türkiye’de sadece insan hakları alanında sürekli kötüleşme ve ihlaller yaşanmıyor. Anayasa liberal bir demokrasiye uygun değil. Bu nedenle katılım müzakerelerinin resmen askıya alınmasını istiyoruz.”
Sözün özü; nefret ve kışkırtıcı söylemlerle siyaset yapılırken, asıl konu olan ekonomideki durgunluk gözden kaçıyor.
Haftaya yeniden buluşmak üzere hoşça kalın dostlar.