Öyle bir zamanda, öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki; huzur sözcüğü bazen hayal gibi geliyor insana.

“Yeni yılda ne istersin” diye sorsalar eminim ki çoğu insanın ilk üç dileğinden biri huzur olur. Artık toplumumuzda neredeyse kronik hale gelen huzursuzluk, mutsuzluk, umutsuzluk hissi kırılsın istiyoruz.

Peki nasıl ve ne zaman huzur buluruz?

Her şeyden önce şiddetin bitmesi lazım. Fiziksel şiddetin, psikolojik şiddetin, sosyal şiddetin, sosyoekonomik şiddetin yani özetle şiddetin her türünün kökünün kazınması lazım ki hem bireysel hem toplumsal anlamda huzur bulalım.

*

Şiddetin her türlüsü berbat ama özellikle fiziksel şiddet kötünün en kötü hali…

Kadına, çocuğa, hayvana şiddetin, tecavüzün bu kadar yaygın hale geldiği; suçluların ya bulunamadığı ya da yeterli cezaları almadığı, böylesi iğrenç eylemlerin “af” edilebildiği bir düzende huzur olur mu?

Sanırım bir ODTÜ mezuniyetinde açılan şahane afişlerden birinde yazıyordu şu slogan: “Hayvana şiddet bittiği zaman, kadın cinayetleri ve çocuk istismarları da son bulacak!”

Şiddet şiddeti doğuruyor, besliyor, büyütüyor. Özellikle fiziksel şiddetin başı hep dönüp dolaşıp aynı noktaya bağlanıyor. Şiddet eğilimli ve sapkın ruhlar önce içlerindeki kötülüğü hayvanlara akıtıyor. Hayvan bu, dili yok ki şikayet edebilsin; onların canını önemseyen, umursayan, değer veren yok ki… Suçu kanıtlansa bile verilen hafif cezalar asla korkutmuyor bu tip insanları.

Tabii bir yerden sonra hayvana şiddet de yeterli gelmiyor. Bu kez çocuğa, kadına yani diğer savunmasızlara geçiyor.

*

Ne zaman huzur buluruz sorusunun cevabı aslında çok açık: En masumu, en savunmasız olanı şiddetten koruyabildiğimiz zaman ancak huzur bulabiliriz.

Can taşıyan her varlığa değer verdiğimizde huzur buluruz. Ani yönetmeliklerle belediyelere sokaktaki masum hayvanları öldürme talimatı vermediğimizde huzur buluruz.

Çocuklarımız öldürülmediğinde huzur buluruz. Katiller 3-5 yıl yatıp sonra dışarı çıkmadığında huzur buluruz.

Kadınlarımız erkekler karşısında ezilmediğinde, şiddet görmediğinde, yaşam hakkını elde ettiğinde huzur buluruz.

İyilik hayatın her alanında kötülükten daha güçlü olabildiğinde huzur bulabiliriz.

******

Kisa Haber

KISA HABER

Petrol faciası

su kuşlarını vurdu

Rusya’nın Kerç Boğazı’nda iki petrol tankerinin fırtına nedeniyle ağır hasar görmesi sonucu yaklaşık 3.000 metrik ton petrol ürünü denize döküldü. Petrol atıklarının Karadeniz kıyılarında yaklaşık 50 kilometrelik alanı siyaha boyadığı bildirildi. Bölgenin temizlenmesi için kurtarma ekipleri ve gönüllüler çalışmalarına devam ederken felaketin doğaya vereceği zararın boyutları ise henüz bilinmiyor.

Hava koşullarının etkisi ve gemi enkazlarındaki yakıtların da yayılması halinde, deniz canlıları üzerindeki hasarın artabileceğinden endişeleniliyor. Çevreciler ve bilim insanları petrol felaketinden en çok etkilenen bölgelerde yaşayan 10 bin kuşun ölebileceği uyarısını yaptı. Petrole bulanmış kuşların fotoğrafları ise yürekleri burktu.

***

Dunyadanbihaber-1

DÜNYADAN BİHABER

STK’lardan yönetmeliğe tepki

 

Toplumun birçok kesiminden tepki gören ve hayvan hakları savunucuları tarafından Katliam Yasası olarak anılan Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un uygulanmasına dair esasları ve yöntemleri içeren yönetmelik Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından geçtiğimiz günlerde Resmi Gazete’de yayınlandı.

Sokak köpeklerinin öldürülmesini öngören katliam yasası geçen 30 Temmuz’da muhalefet partilerinin ve hayvan hakları savunucularının tüm itiraz ve tepkilerine rağmen TBMM’de AKP ve MHP milletvekillerinin oyları ile kabul edilmişti. Bunun üzerine CHP ağustos ayında kanunun iptali ve yürürlüğünün durdurulması için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuş; Yüksek Mahkeme de başvuruyu “esastan görüşmeye” kararı vermişti. Hayvanseverler AYM’den gelecek kararı beklerken yönetmeliğin yayınlanması gündeme bomba gibi düştü.

Yönetmelikte “tehlikeli ırk” yerine “tehlikeli hayvan” ibaresi getirilmiş olmasının tüm canları tehdit ettiğini; “tehlikeli” kavramının altı doldurulmadan hayvanları öldürmek için bahane olarak kullanılabileceğini ve belediyelerin tüm hayvanları toplayarak bir anlamda öldürmeye zorlandığını bildiren STK ve barolar yayınlanan yönetmeliğin yasadan daha kötü ifadeler içerdiğini belirterek isyan etti. Hayvanseverler sosyal medya üzerinden bir an önce bu yanlıştan dönülmesi çağrısı yaptı.

***

 Bizimgezegen1-1

BİZİM GEZEGEN

Toprak sağlığını tehdit eden 5 neden

Toprak en değerli Dünya varlıklarının başında geliyor. Toprak yediğimiz gıdanın büyük çoğunluğunu üretiyor, gezegenimiz için en önemli karbon depolarından biri ve aynı zamanda tüm türlerin yüzde 60’ına ev sahipliği yapıyor.  Bununla birlikte her yıl aşırı otlatma, ormansızlaşma, kirlilik ve diğer tehditler nedeniyle milyarlarca ton üst toprak kaybediliyor. 

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) Dünya çapında toprak sağlığının azalmasının beş nedenini şöyle sıraladı:

Bizimgezegen

·         Kuraklık: Arazi bozuldukça toprak su tutma yeteneğini kaybediyor. Bu durum bitki örtüsünün kaybına yol açarak kuraklık ve erozyondan oluşan kısır bir döngü oluşturuyor.

·         Arazi bozulması: İnsan faaliyetleri Dünya topraklarının yüzde 70'inden fazlasını değiştirerek ormanların ve otlakların yaygın biçimde bozulmasına neden oluyor.

·         Endüstriyel tarım: Endüstriyel tarım büyük miktarda gıda üretirken toprak sağlığına da ciddi zarar veriyor. Ağır makine kullanımı, toprak işleme, tek ürün ekimi, aşırı pestisit ve gübre kullanımı toprak kalitesini bozarak su kaynaklarını kirletiyor.

·         Kimyasallar ve kirlilik: Endüstriyel süreçler, madencilik, zayıf atık yönetimi ve sürdürülemez tarım uygulamaları sentetik gübreler, böcek ilaçları ve ağır metaller gibi kimyasalların toprağa karışmasına neden oluyor. 

·         Beslenme: Dünya çapında beslenme seçimleri buğday, mısır ve pirinç gibi temel ürünlere dayalı desteği geliştiriyor ve hayvancılık için gereken yem ekimi çoğu zaman yoğun monokültür tarımı teşvik ediyor. Bu uygulama topraktaki besin seçeneklerini tüketerek organik maddeyi azaltıyor.

***

 Kulagimizakupe Kopya

KULAĞIMIZA KÜPE OLSUN

“Birçok filozof ve birçok kedi inceledim. Kedilerin bilgeliği çok daha yüksek.”

Hippolyte Taine / Fransız düşünür ve tarihçi