Yönetmen: Ridley Scott-2024 Oyuncular: Paul Mescal, Denzel Washington, Pedro Pascal, Connie Nielsen.

Ridley Scott ilk çevriminden yirmi dört yıl sonra Gladyatör efsanesine devam ediyor. Gladyatör “kılıç ve sandalet” filmlerine bir dönüş olduğu gibi aralarında en iyi film ve en iyi erkek oyuncu ödülleri olmak üzere toplam 5 Oscar’la ödüllendirilmişti. Devam filminde aynı formül, yozlaşmış Roma ve saraya karşı çıkan devrimci ruh. Tarihi filmlerin standartları arasında olan Spartacus(60), Ben Hur(61), Roma İmparatorluğu’nun Çöküşü(64) gibi öncülerin hikayeleri de aynı minval üzerinden kurgulanmıştı.

GladyatorGladyator

Devrimci ruh bu kez başka bir gladyatörün, Lucius’un önderliğinde ortaya çıkıyor. İlkindeki Russell Crow’un İmparator Comodeusa’a karşı olan isyanı, bu kez Paul Mescal’in bedeninde İmparator İkizlere karşı vücut buluyor. İsyanın ana başlığı güç ve gurur olarak tanımlanıyor. Bu sözcükleri ilk filmde Maximus’tan duymuştuk bu kez Lucius ve annesi Lucilla arasındaki etkileyici bir sahnede vurgulanıyor.

Ana formülde gelişen tek unsur görselliğin şaşırtıcı boyutlara ulaşmış olması. Hızlı tempoyu destekleyen gelişmiş CGI efektler, 86 yaşındaki Ridley Scott’un fantezilerini, ilk filmde düşünüp de yapamadıklarını yapmasına yardımcı olmuş.

Öykü ufak dokunuşlarla yeniden inşa edilmiş. Bu kez özgürlük ve adalet arayan Maximus’un yerinde oğlu Lucius var. Her ikisini de besleyen ana damar intikam oluyor. Maximus karısının ve oğlunun intikamını almak için yola çıkmıştı. Lucius ise karısı Arishat’ın. 

Gladyator 3

Maximus’un ölümünden hemen sonra annesi Lucilla (Connie Nielsen) tarafından korunması amacıyla Roma’dan kaçırılmış olduğunu öğreniyoruz. Kuzey Afrika’da Numidya adlı bir köyde genç bir erkek olarak, Hanno adıyla karşımıza çıkar. Evlenmiştir ve basit bir köylü yaşamı sürmektedir. Lucius kimliğinden haberi bile yoktur. Köyü denizden saldıran güçlü Roma donanması karşısında dayanamaz, düşmanın eline düşer. Lucius Roma’ya götürülen esirler arasına katılır. Sevgili eşi Arishat savaşırken öldürülmüştür. Köyünü yerle bir eden ordunun komutanı Acacius’u (Pedro Pascal) öldürerek eşinin intikamını almaya yemin eder.

Roma’ya getirilmesiyle Kolezyum’a, ikiz imparatorlar Geta (Joseph Quinn) ve Caracalla’nın (Fred Eichinger) huzurunda yapılan kanlı gladyatör eğlencesine çıkarılması da bir olur. Dövüşmesi ve cesareti (dikkat, vahşi et yiyen babunlara karşı) gladyatör okulunu yöneten Macrinus’un (Denzel Washington) dikkatini çeker. Macrinus, günlerce sürecek bir sonraki gladyatör dövüşlerinde onu yeni şampiyon adayı olarak arenaya sürmek niyetindedir. Hatta motive etmek için Acacius’tan almak istediği intikamında yardımcı olmayı vaat eder. Lucius’un bilmediği gerçekse ordu komutanı Acacius’un üvey babası olduğudur. Annesi Lucilla arenada izlediği Lucius’un oğlu olduğunu anlar.

Gladyator 4

Saray yozlaşmış ve hedonist bir yaşam içindedir. Halk fakir ve özgürlükte yoksundur. Kolezyum saray erkanının ve halkın bir araya geldiği tek eğlence arenasıdır. Dövüşler gladyatörler veya rakipleri öldürülünceye kadar devam eder. Vahşet insanları eğlendirmektedir. Arena içine su doldurup gemi savaşlarının taklit edildiği de doğrudur. Filmde benzer sahneler karşımıza geliyor. Köpek balığı fikriyse şüphesiz Scott’ın eklemesi. Tarihte İmparator Caligula’nın beyaz atını senatör yaptığı da gerçektir. Bu kez at yok, senatör maymun var. Bu durumda Scott’ın aksiyonları abarttığını pek söyleyemeyiz.

Omuzunda dolaştırdığı maymunuyla İmparator Caracalla kelimenin tam anlamıyla psikopat bir kimlik. Ağabeyi Geta ile orduyu uzak fetihlere göndermek, telef olan askerler üzerinden halka kendilerini başarılı göstermek, uyguladıkları tek yönetim şeklidir. Senato bir çok şeyin farkında olsa da kimsede karşı duracak cesaret yoktur, yandaş gözükmek hayatta kalmak için şarttır. İmparator casusları her yerdedir. Ordu komutanı Acacius halk kahramanı olarak görülür. Emrindeki 5000 asker ile kalkışmaya cesaret edebilecek tek kişidir.

Arthur Max’ın set tasarımları, John Mathieson’un 10’dan fazla kamerayla yaptığı çekimler harika denilecek kalitede. Scott, Roma’yı inşa etmek için bir önceki filmi Napoleon’un setindeki Toulon kalesini yıktırmış. CGI efektleri kullanılmasına karşın yine sahada yapılan çok çekim var. 

Oyunculuklarda Denzel Washington entrikacı ve hırslı Macrinus karakterinde herkesin önüne çıkıyor. Gözünü kırpmadan cesetler üzerinden yürüyebilen, tarihte var olmuş gerçek bir karakter. Oyunculuğunda yer yer abartıya girmesi hoş görülebilir. Tüm karakterlerde iyi ve kötü abartılı gözüküyor. Paul Mescal geniş omuzları ve hülyalı bakışlarıyla gladyatör kimliğine yakışmış. Yakışmasına yakışmış fakat bir Russell Crow değil. Sanki bir şeyler eksik. Crow’un canlandırdığı Maximus’unu içimizde hissetmiştik.

Gladyator 2

İlk filmden geri kalan iki karakter anne Lucilia’da Connie Nielsen ve senatör Gracchus’ta Derek Jacobi rol almışlar.

İlk filmin epik, klasik atmosferinden uzak bir yapım. İlki klasik ise yenisi pop art. Yüksek tempo, muhteşem dövüş koreografisi, mekan tasarımları derken filmin uzun süresi su gibi akıp geçiyor.

Ridley Scott’a ilk Gladyatör’de layık görülmeyen en iyi yönetmen Oscar’ı bu kez gelir mi? Bence hayır. Bunu tüm kariyeri için hakediş olarak görürsek, evet. Politik figürlerin benzerlerinin güncel politika sahnesinde olduğunu görmek üzücü bir tablo değil midir?

Gladyator 5