Cumhurbaşkanı Erdoğan yine kim olduklarını bilemediğimiz birilerini suçladı, geleneksel fırçasını kaydı. Bu ülkeyi batırmaya çalışan, ekonomisini sabote eden, sanatını kültürünü yozlaştıran, şehirleri beton yığını haline getiren bir düşman kitle var ama biz onların kim olduğunu bilmiyoruz.

Cumhurbaşkanı bu düşman kitleyle amansız bir mücadele içinde.

Geçen gün yaptığı bir konuşmada şehirleri gökdelen mezarlığına çevirenlere seslendi mesela: "50 katlar 60 katlar bizim kültürümüze ters bir kere!" dedi.

Özellikle İstanbul ve İzmir'in siluetlerini değiştiren, bu güzelim şehirleri uğursuz bir beton anıta dönüştürenlere seslendi. Doğup büyüdüğüm şehre iş için bile gitmek istememe sebebim o kazulet gibi binaları Bornova-Bayraklı bölgesine kim diktiyse, çabuk biri çıkıp söylesin! Kimin yandaşıysa artık, bak Cumhurbaşkanımız çok fena yapacak, ona göre.

***

Bu arada Burdur Yeşilova'daki muhteşem Salda Gölü de bu betona tapan tayfa tarafından işgal edilmek üzere. Millet Bahçesi inşa edilecekmiş.

Yetkili ağızdan müjdeyi aldık: Otoparklar falan yapılacakmış ya siz ne diyorsunuz, breh breh!

Bilim insanlarının “Ayakkabıyla bile basmamak lazım” dediği dünyada eşi benzeri az bulunan bu göl ve çevresinde beton hilkat garibeleri, kakalı çocuk bezleri, naylon poşet öbekleri, çöp yığınları görmemize çok az kaldı yani. Biz Çeşmeliler olarak alışığız, size de şimdiden geçmiş olsun Salda aşığı sevgili doğa dostları.

Suriyelilerin Çeşme keyfi!

Ülkelerindeki savaştan kaçan Suriyeli ve Afganların bir kısmı evine dönerken önemli bir kısmının hiçbir yere gitmeye niyeti yok.

Aralarında üç dört dil bilen, akademisyen, müzisyen, edebiyatçılar var tabii ama bize öyleleri pek denk gelmiyor.

Bakın mesela bazıları kışı Çeşme'de en faça manzaralı evlerde geçirdiler.

Paşalimanı özellikle ilgilerini çekiyor.

Milletin evine kapı pencere kırarak girip, bütün kışı çoluk çocuk mis gibi geçiriyorlar.

O evlerin sahipleri yaza gelmezse büyük ihtimal yazı da burada geçirecekler.

Kardeşlik, birlik, insanlık, paylaşmak... Budur işte!

***

Hırsız var!

Çeşme'nin tarihinde görülmemiş hırsızlık vakaları yaşanıyor.

Geçen ay 24 ev soyuldu, emniyet güçleri sıkı çalıştı, zanlılar yakalandı.

Ama hala ortalıkta dolaşanlar var. Geçen akşam bizim sokakta üç ev yoklandı mesela.

Öyle sadece yükte hafif pahada ağır şeyler değil, televizyon, buzdolabı, bahçedeki artezyen motorları, odun, ne bulurlarsa götürüyorlar.

Giderek artan yoksulluğun ve işssizliğin sonuçları çığ olmuş üzerimize geliyor.

Hepimiz altında kalacağız hepimiz.

Hatta kaldık, demeye dilim varmıyor.