23 Nisan 1920 emperyalizme, hain işbirlikçilerine karşı kurtuluşun bayrağını yükselten Atatürk ve Yol Arkadaşları’nın kurduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) açılış günüdür.
Meclis daha sonraki yıllarda, o günün her yıl “Ulusal Egemenlik Bayramı” olarak kutlanmasına karar verdi.
Genç Türkiye’nin ilk bayramıdır 23 Nisan!..
***
Atatürk faşizmin yükseldiği, diktaların kurulduğu çağda demokrasiyi benimsemiş önderdi.
Ona göre emperyalizm de faşizm de ölüme mahkumdu, daima yükselen denize benzettiği demokrasi de insanlığın ümidiydi.
Hep milletin egemenliği uğruna can vermenin ‘’vicdan ve namus borcu’’ olduğunu savunurdu!
TBMM, yalnız ve yalnız milletindi, milletin seçtiği vekillerden oluşurdu. Bu meclis yalnız milletin emrine boyun eğmek zorundaydı!
İsmi ve makamı ne olursa olsun, millet bu hakkını bir şahsa veya makama teslim edemezdi. Çünkü egemenliğini herhangi birisine bırakan insan kendi iradesinin kullanılacağından ve uygulanacağından emin olamazdı!
O; milletin asla egemenliğin zerresini bile bir şahsa vermemesini isterdi!
Günümüze bakalım.
Dünyanın en çok tanıdığı Türk nasıl da bugünleri görebilmişti.
Ne büyük öngörüye sahip Dünya Lideri idi?
***
Bir anekdot ile devam edelim;
Ankara’da Öğretmen Okulu Mezunları Derneği 23 Nisan’ı Ziraat Okulu’nda kutlama hazırlıkları içindedir. Kız-erkek öğrencilerin bir tören alanında buluşması planlanmıştır.
Zamanın Ankara Valisi ve Milli Eğitim Müdürü -nedense- öğretmenlerin bu kutlama çağrısından hiç hoşlanmaz.
Okulları dolaşıp kızlı erkekli bir kutlamanın yapılamayacağını söylerler.
Karşılaştıkları bu tavır, öğretmenleri çok üzer.
Sonunda, durumu Gazeteci Yunus Nadi bey’e aktarırlar ve yardım isterler. O da hemen Gazi Paşa’ya gidip yaşananları anlatır. Mustafa Kemal, çok kızar!
“Öğretmenler haklı” der, Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey’ı çağırır ve ekler:
“Kutlamalara ben de katılacağım.”
Vali ve Eğitim Müdürü de bütün okullara, kutlamalara katılımın “serbest” olduğunu duyurmak zorunda kalır (!)
1921 yılının 23 Nisan günü, Ziraat Okulu’nun önündeki meydan, kız, erkek bütün öğrenciler tarafından doldurulur.
Büyük Önder de gelir, kürsüye çıkıp kısa bir konuşma yapar.
Konuşmasını; “Bu bayramın adı, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olsun” diyerek bitirir.
(Kaynak: Hıfzı Veldet Velidedeoğlu-Cumhuriyet-16 Nisan 1982)
***
Bir ülkenin geleceği tek adam zihniyetinde, politikacıların vaatlerinde değil, çocukların değerlerindedir.
23 Nisan; değerlerimiz çocuklara aittir, TBMM de millete!
Nâzım Baba’nın bir günlüğüne verelim dediği dünyada, biz Şadan Gökovalı Hoca’yı dinleyelim; “En iyisi; bütün günleri çocuklara armağan edelim.
Her gün bayram olur!..”
Son söz olarak dileyelim, dillendirelim;
"Aydınlık yolda yürüyüş çocuklarımızla gerçekleşir!"