Gezi Parkı Davası kapsamında 18 yıl hapis cezasına çarptırılan ve 1000 gündür tutuklu bulunan Can Atalay, yayımladığı açıklamada, adaletin araçsallaştırıldığına dikkat çekerek, “İçeride olduğumuz için değil, memleketimiz için üzgünüz” ifadelerini kullandı.
"Hukuk sopa haline getirildi"
Taksim Dayanışması’nın avukatı olarak Gezi Parkı protestolarında aktif rol alan Atalay, adalet sisteminin iktidar çevreleri tarafından bir baskı aracı olarak kullanıldığını belirtti. Açıklamasında, “Anayasal haklarımızı kullanarak yaptığımız itirazlar, hukuksuzlukla bastırılmaya çalışıldı. Keyfiliğin değil hukukun egemen olduğu bir ülke talebimiz yüzünden bugün cezaevindeyiz” dedi.
Anayasa Mahkemesi kararına rağmen vekilliği düşürüldü
Atalay, Hatay milletvekili seçilmesine ve Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararına rağmen vekilliğinin düşürüldüğünü hatırlatarak, bu durumun ülkedeki çifte standartlı hukuk düzeninin açık bir örneği olduğunu ifade etti. “Bu süreçte yasalar ve anayasa hiçe sayıldı. Anayasa Mahkemesi kararlarının dahi sonuç vermediği bir ortamda, Meclis'in bağımsızlığı tartışmalı hale geldi” dedi.
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları uygulanmıyor"
Atalay, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ardı ardına verdiği hak ihlali kararlarının Türkiye’de karşılık bulmamasını eleştirerek, hukukun siyasi çıkarlar uğruna göz ardı edildiğini söyledi. Açıklamasında, “Gezi Davası’nda beraat kararları verilmiş olmasına rağmen, bu kararlar bile adaletin önündeki siyasi engelleri aşamıyor” ifadelerine yer verdi.
Mücadeleye devam mesajı
Can Atalay, açıklamasını dayanışma ve mücadele çağrısıyla tamamladı. “Demokrasi ve hukuk adına verdiğimiz mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Gezi’nin savunulması, adaletin ve özgürlüğün savunulmasıdır. Zulme karşı birlik içinde, kararlılıkla duracağız” dedi. Atalay, tüm yurttaşlara birlik çağrısı yaparak, baskılara boyun eğmeden özgür bir Türkiye için birlikte mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.
