Toplum büyük bir değişim beklentisi içinde yanıp tutuşurken, CHP içerisinde yaşananların sosyolojik bir açıklamasını yapmak gerçekten çok zor.

Kemal Kılıçdaroğlu sergilediği önemli performans ile Cumhurbaşkanlığı yolunda önemli mesafeler kaydetti. Ancak CHP içerisindeki hastalıklı yapı, yeni döneme de yelken açtı.

Tüm bunları İzmir listeleri üzerinden irdeleyeceğim. Aday adayı olan 200’ü aşkın isim şimdi doğal olarak sus pus yerinde oturacaklar. Bunun birince nedene partide demokratik mekanizmalarının işletilmemesi. “Önseçim istiyoruz yoksa aday değiliz” diye bağıranlar bile gittiler “ paraları leylaya basıp”  sonucu beklediler. Bunlardan önemli bir bölümü aday olmayacağını tahmin etse de  aday adayı başvurusu yaptığını biliyorum.

Kimi önümüzdeki yerel seçim öncesi ismini yeniden gündeme getirme adına, kimisi ise bu etiketi siyasi ve ticari kullanma adına, kimisi de önümüzdeki süreçte “Bir koltuk sahibi olmak” hayaliyle aday adayı oldular.

Aday adaylığını kartvizit olarak kullanan bile var. Adamın belediyede imar işi var gidip “Ben CHP’de aday adayıydım” diyerek avantaj bile sağlayabiliyor.

Bir oy kime ?

CHP’nin yeni sürecinde partinin tek ”Sahibi” Genel Başkan Yardımcısı Oğuz KaanSalıcı gibi görünüyor. Parti Meclisi’ni çıkardığı kavgalarla 4 kez öteleyen listede bıraksaydınız.Salıcı istediğini fazlasıyla almış görünüyor. İzmir listesinin yüzde 50’sini İzmir dışından getiren Salıcı, yüzde 30’unu da istenmeyen isimlerle doldurdu. CHP’nin İzmirli adaylarının etnik köken nedeniyle listelere girdiği izlenimi ise tek kelimeyle facia. Listede Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in desteklediği Rıfat Nalbantoğlu ile Eski İl Başkanı Deniz Yücel listeye en masumane olarak girenler.

Keşke Tacettin Bayır’ı, Kamil Okyay Sındır’ı  listede bıraksaydınız. Gittikleri yerde hiç olmazsa partili kimlikleri dışında hiçbir önceliği olmayan bu isimler yine de CHP için kazanç olurdu. Gazeteci meslektaşımız Atille Sertel’i listeye almayactınız madem Türkiye’nin yüz akı gazetecilerden meslektaşımız Misket Dikmen’i o listeye alsaydınız. Hacer Foggo’yu dışarıdan getirip İzmir’i işgal ettirmeseydiniz.  İki bölgede de liste başı yaptığınız kişiler tartışılmayan partililer olsaydı.

Oğuz Kağan Salıcı CHP’nin patronu değil artık sahibi gibi görünüyor. Gezmişte CHP’yi baraj altında bırakan Önder Sav misali. Neymiş Önder Sav tüm Türkiye’de partililerin isimlerini bilirmiş. Bununla övüneceğinize CHP’nin niye bugüne kadar iktidar yapamadıklarının hesabını yapmalısınız. O Önder Sav ki, Deniz Baykal’ın aleni yanlışlıklarını önleyemeyen sözüm ona kudretli adam oldu.

Nerede STK’lar

CHP’nin listesi bugüne der dışarıdan ithal aday getirilmesi olayının kat kat üzerinde bir durumda. İzmir’de bu isimlerin yerine elbet partililer çalışmak zorunda.

Ben şunu de iddia ediyorum ki; bu yanlışlıklar yerel seçimde CHP’ye “Bonus” olarak dönecek. Ortadan kalkmış bir AKP sonrası CHP’nin yerel siyasetteki durumu da hayli farklı olacak. Şimdi İzmirli seçmen Bir oyum Kılıçdaroğlu’na bir oyum TİP’e diye ortalarda dolaşmazdı.

Bu sözlerime burun kıvıranlara şunu söyleyeyim: “Biraz zaman var ama sabredin görelim.”