Eskilerin basiret bağlanması diye tabir ettikleri bir durum vardır ya hani...
Bir işin yanlış olduğunu bilsen de ya da sana iyi gelmeyeceğini hissetsen de elin, ayağın, dilin bağlanır ve o yanlışı bile bile yaparsın.
Benim çok sık başıma gelir mesela.
Bu yüzden hayatım, 'keşke yapsaydım ve keşke yapmasaydım'lar arasında geçti, geçiyor, geçecek...
Alıştım ben. Hem hayat böyle daha zevkli.
Monoton, rutin, sağlamcı, sürprizsiz bir yaşam sürmektense sürekli adrenalin içinde sağa sola çarpmak daha eğlenceli.

***

Ama bu basiret bağlanmasının tehlikeli bir derecesi var ki işte onda cesaretten çok düşük iq ve şark kurnazlığı gerekiyor.
Dünyanın en kolay kandırılan, dolandırılan insanları bu ülkede yaşıyor herhalde.
Bunun altında yatan da kendilerini çok akıllı sanmaları ve kısa yoldan parayı bulmaya koşma çabaları.
Türk insanı için Başkomutan'ın söylediği o söz kendisinin zerafetinden kaynaklı aslında.
Pek de gerçek olmayan, ayıp olmasın diye, gaz verilsin diye söylenmiş o sözü hepimiz çok iyi biliyoruz: "Türk milleti zekidir, Türk milleti çalışkandır."
Hepsi değildir!
Bir kısmı hampacıdır, tembeldir, aklını değil kaba gücünü kullanmayı pek sever.
Eğitimsiz, özensiz, görgü kurallarından uzak, hurafelerle yaşamayı doğal Anadolu insanı özellikleri zanneder ve bunu savunur.
Dediğim gibi bir kısmı.

***

İşte o kısım yine kandırıldı.
Daha önce kendilerini ayakta uyutup dolandıran Jet Fadıl'a parayı kaptıranların, adam hapisten çıktıktan sonra yine dolandırdığı bir neslin devamı...
Hem de 20'li yaşlarının başında, birkaç yıl önce İmam Hatip Lisesi'nde okurken başka bir isimle arabesk rap albümü (!) çıkarmış, ergenlikten tam çıkmamış bir çocuğa inandılar bu kez.
Çocuk onlara hayal sattı.
Bunlar da inandı.
Tam 71 bin kişi.
Kaptırılan para: 550 milyon lira.

***

Binlerce lira yatıran bir teyze diyor ki "Bu kadar insan aptal mı ki paralarını yatırsın? Demek var bir bildikleri deyip ben de paramı teslim ettim."
Aferin teyzem sana.
Oylarınızı da böyle teslim ediyorsunuz işte.
Sizi kandırmak bu kadar kolay.
Hatta kandırılmaya doyamıyorsunuz.
Bak bu hırsız, bak bu dolandırıcı, bak bu yalancı, bak bu sadece kendine müslüman, sizi düşündüğü falan yok deyip suçları ispatlarıyla gözünüze de soksak, siz çalıştırmaktan pek hoşlanmadığınız o kafanızı takmışsınız: İlla kandırılacaksınız!
Hani sadece kendi başınızı yiyin diyeceğim ama işte kendinizle beraber başkalarının da başını yakıyorsunuz.
Sonsuz bir döngüye girmiş gibisiniz.
Tebrikler yine kandırıldınız.

***

Rakı bardaklarını nereye koydunuz?


Fotoğrafa bakınca ne görüyorsunuz.
Birbirini seven, birlikte iyi vakit geçiren, gülen, insanlar biraraya gelmiş yemek yiyorlar.
Peki o yemekte neler var:
Hmmm şöyle bir bakalım:
- Meze var.
- Şalgam var.
- Buz var.
- Rakı bardakları var.
Ama bilin bakalım ne yok?
Rakı yok!
Fotoğraf çekilirken dolu rakı kadehleri kaldırılmış. İçinde sadece su olanlar kalmış.
Çünkü neden?
Çünkü layığıyla dümen suyuna gitmek, rüzgar nereden eserse oraya yaranmaya çalışmak bunu gerektirir.
Yandaş televizyonlarda iş bulamazsın sonra.
Dizilerden milyonlarca lirayı bu kadar rahat kazanamazsın.
İnsanların yüzüne bakmayı geçtim de, bu iki yüzlülükle aynada kendi yüzünüze nasıl bakıyorsunuz, ben onu merak ediyorum.
Neyse bir dahaki yemekte haber verin "yanar-döner" meyve tabağınız benden size hediye.