Danıştay zeytinliklerin maden aranmasına açılması yönetmeliğini durdurmuştu, ancak AKP milletvekillerinin hazırladığı ve benzer yönde düzenlemeler içeren ‘Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi meclise getirildi.

Geçtiğimiz hafta buradan Türkiye’nin yüzde 71'nin çölleşme riski altında olduğunu, TEMA Vakfı, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü ve NASA’nın (Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi) çölleşme araştırma sonuçlarını yazıp ve tedbirler alınması gerektiğini yazmıştım. 4 gün sonra zeytin alanlarının madencilik faaliyetlerine açılması torba yasası Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirildi. Aklım almıyor, akıl tutulması yaşıyorum. Çölleşme hat safhada, ülke alarm veriyor. Birinci sınıf tarım arazileri organize sanayi bölgesi kurulması için adeta katlediliyor. Milyonlarca tarım köylüsü aşırı zamlar nedeniyle ekip biçmeyi bıraktı. Sebze meyve fiyatlarının yanına yaklaşılamıyor. Bir dönem zeytincilikte dünyanın bir numaralı ülkesi olan Türkiye, 1990’lı yıllarda yine yanlış politikalarla zeytinciler müteahhitlere teslim edilmiş, kutsal zeytin ağaçları bir bir kesilip sadece 3-4 ay kullanılan yazlık evler yapılmıştı. O dönemde zeytinciliğin kurtarılması için yüzlerce yazı yazıp, TV programları yapmıştım. Ülkenin sağduyulu genç iş insanları olayı fark edip tekrar zeytinciliği atağa kaldırdı. Hatta yurt dışında düzenlenen zeytinyağı yarışmalardan birincilikler ard arda geldi. Ancak şimdi yine zeytinlikler tehlikede. Kızıldereli şefi Seattle’nin sözü aklıma geliyor; “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık tutulduğunda; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak”…

ZEYTİNCİLERTEN MAİL YAĞIYOR

Bergamalı bir zeytinci torunu olarak yıllardır bu sektörün yaşadığı sorunları, alınması gereken önlemleri yazarken bir yandan da “Bin Yıllık Kutsal Zeytin Ağaçları” fotoğraf sergilerini OLIVTECH İZMİR Fuarı’nda iki kez, Karşıyaka, Didim, Karaburun Mordoğan, Gemlik, Ayvalık’ta açarak zeytinin, zeytinyağının önemini anlatmaya çalışıyorum. Zeytin ağacı tüm kutsal kitaplarda yer alır. Tevrat ve İncil'de zeytin sözcüğü 140 kez geçiyor. Kuran’ı Kerim'de ise 6 sure zeytin ve nimetlerinden bahseder. Nuh Peygamber, tufanın şiddeti azalınca hayatın başlayıp başlamadığını öğrenmek için gemisinden güvercinini salar. Güvercin gemiye ağzında zeytin dalı ile dönünce Nuh Peygamber bu işaretten tufanın bittiğini anlar. Bunun sonucunda zeytin dalı günümüze kadar barışın simgesi olarak bilinip gelir. AKP’li Milletvekilleri bazı değişiklikler yaparak zeytinliklerin maden aranmasına açılması kanun teklifini TBMM meclis gündemine getirilmesi üzerine tepkiler çığ gibi artmaya başladı. Çevreye duyarlı kesimler ve zeytincilerden yazmam konusunda mailler ve telefonlar yağmaya başladı.

ANAYASA MAHKEMESİNE GÖTÜRÜRÜZ

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, Twetter hesabından “Yetmedi, bitmedi, usanmadılar, doymadılar. Zeytinlikleri maden aranmasına açan yönetmeliği Danıştay durdurmuştu. Hukuk tanımaz AKP şimdi de giderayak bu rezaleti meclise alet ediyor. Anayasaya açık aykırı, bu teklif derhal geri çekilmeli” mesajını yayınladı. Doğa Hakları ve Çevreden Sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç, yaptığı yazılı açıklamada “AKP, Meclis’e ‘zeytin sürgünü’ yasası getirdi. Enerji süsü altında zeytinlik alanları madenlere açacaklar. Enerji üretmek bahanesiyle madencilik yapan yandaşlarının zeytin bahçelerini taşımasını teklif ediyorlar. Örneğin hem zeytin ağaçlarını hem de İkizköylüleri sürgün ediyorlar. Sadece zeytin ağaçlarını sürgün etmiyor. Maden yapılacak saha orman ise, orman izni alınması zorunlu olmayacak. Meralık alanlar için mera kurulundan tahsis kararı alınmayacak. Tarım alanı ise "tarım dışı kullanım izni" alınmayacak. Damadın Eskişehir Alpu santrali için de kıyak var. Bu yasa meclisten geçerse Anayasa Mahkemesi’ne götürürüz” açıklamasını yaptı.

BRAVO… Çambükü halkı toprakları için 6 aydır direniyor

FOX TV haberlerinden Çambükü Köylülerinin verimli tarım arazilerine organize sanayi bölgesi yaptırmamak için verdikleri mücadeleyi hem üzülerek hem de gururla izliyorum. Çünkü topraklarına sahip çıkıyorlar. Yaşlı bir kadının kalkanları ile onları iten Jandarmalara “Sizler bizim evlatlarımız sayılırsınız, yapmayın. Biz devletimize karşı değiliz, biz ekmek yediğimiz topraklarımıza bina dikilmesini istemiyoruz” sözlerini duyunca gözyaşlarımı tutamadım. Bir başka kadın ise "Çambükülü olarak direniyoruz, topraktaki buğdayımız da direniyor. Burası 800 dönüm arazi. 800 dönüm arazi demek 800 ton buğday demek. Daha bir avuç buğday saçmadık ama görün buğdayımız topraktan yeniden bitiyor. Devlet büyüklerimize sesleniyorum. İş makinaları ile kazıdıkları halde topraktan buğday yeniden çıkıyor. Rabbim büyüktür. Bir de vasıfsız toprak diyorlar, vasıfsız toprak böyle mi olur. Yonca yerinde durmuyor, yeşeriyor" diye bağırıyordu. Çambükü Köyü Muhtarı Fatma Celep, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’a seslenerek “Bize üretim yapın, dağı taşı ekin diyorsunuz, bizim verimli tarlalarımıza beton dökecekler, bizim köyümüzü yok edecekler, bize sahip çıkın. 1995 yılında Taşova Kaymakamı Ali Kazgan Bey, iyi tarım projesi kapsamında yasal olarak bizlere verilen topraklarda tarımsal üretim yapıyorduk, atalık çiçek bamyası üretiyorduk. Yıllık 6, 7 ton atalık çiçek bamyası ürün rekoltemiz var. Aynı zamanda hayvancılık yapıyorduk. Resmi kayıtlara göre 2 bin 751 küçük ve büyükbaş hayvanlarımız var. Köyden kente göç etmedik, bu zamana kadar, bu topraklar da tarımsal üretim yaptık, ülke ekonomisine katkı da bulunduk, katma değer ürettik. Taşova Dörtyol köyüne OSB kurulum kararı alındı ve esnaftan para toplandı, ancak son anda bu karardan vazgeçildi ve OSB kurulum kararı bizlerin rızası olmadan 27 sene önce verilen, ekip diktiğimiz, geçimimizi sağladığımız topraklarımız üzerine, dayatma yapılarak OSB kurulmak isteniyor” dedi.

HAFANIN FOTOĞRAFI

Ege Bölgesi’nin en yaşlı zeytin ağacı 2030 yaşında Karaburun ayıbalığı mevkiinde. Fotoğraf: Ahmet Aydın Akansu

HAFTANIN SÖZÜ

“Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık tutulduğunda; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak” Kızıldereli Şefi Seattle