'' ...O saat
Başka şey gelmez insanın aklına
Boyuna sürtünür bana şehitler
Doğrusu ben onlara dokunurum.
Kimisi sırtüstü yatar
Açık ağzı kan içinde
Kimi yüzükoyun
Kimi diz çökmüş
Elinde mavzer
Öylece donup kalmış
'Hay Allah'ım derim kendi kendime
Öldüreceksen beni böyle öldüreydin'
Elimde silah
Diz çökmüş...."
Böyle dile getiriyordu şiirinde o büyük destanı, Çanakkale Destanı'nı, büyük usta Nazım...
Her şey Osmanlı İmparatorluğu'nun o meşum Dünya Savaşı'na girmesiyle başlamıştı. 1914 yılının Kasım ayı başında Fransa, İngiltere, Rusya, Japonya, Osmanlı'ya savaş açmışlardı.
İlk hedef Çanakkale idi. Altı müttefik gemisinin Seddülbahir Kalesi'ne açtıkları ateşte beş subay, 81 erimiz şehit olmuştu. Bunlar ilk şehitlerimizdi. Arkası 9 Şubat 1915'de geldi. Müttefik donanması bu kez 62 parça savaş gemisiyle gelmişti. Bu saldırı ünlü Agamemon Zırhlısı'nın vurulmasyla savuşturuldu. 25 Şubat günü artık 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal'dir. Bir gün sonra Boğaz'a giren gemilerden dördü batırılır.
Tarih 18 Mart günü yazılmaya başlanır. Fransız zırhlısı Bouvet, Nusret Mayın Gemisi'nin döşediği mayınlara çarparak 600 personeliyle birlikte sulara gömülür. Sırada İngiliz Zırhlıları Ocean ve İrresistible vardır. Arka arkaya batarlar. İnfleksible ile birlikte 22 savaş gemisinden dördü yaralanmış, üç tanesi de dibi boylamıştır. Müttefik donanmasının İstanbul'a ulaşma planları ilk günden suya düşmüştür.
Çanakkale'ye 12 kilometre uzaklıktaki Dardanos Bataryası'nın bulunduğu yerdeki şehitlikte, 18 Mart günü şehit düşmüş olan Üsteğmen Hasan ve Teğmen Mevsuf'un anılarına dikilmiş anıtta şöyle yazmaktadır; ''22 düşman harp gemisinin zorladığı Çanakkale Boğazı, Türk azmi karşısında geçilemedi. O gün 18 Mart 1915 , Türk zaferi üstün başarısını bu topçu bataryasıyla göstermiştir. Burada o gün yurdu içi savaşırken şehitlik mertebesine yükselen Batarya Komutanı Üsteğmen Hasan ile Teğmen Mevsuf ve dört eri yatmaktadır.''
Şimdi gelin bakın taarruz öncesi mağrur İngiliz yetkililerin söylediklerine,
Bir süre sonra Birleşik Kralllık Başbakanlığı'na getirilecek olan Lloyd George;
''Herhalde çarpışırlar.''
Savaş Bakanı Kitchener ;
''Herhalde teslim olurlar.''
Dönemin Donanma Bakanı Winston Churchıll;
''Ondört gün... Donanma 14 gün içinde İstanbul'da olacaktır.
Peki aynı Churchill hezimet sonrası neler demiş;
''Şu anda mağlubiyeti bütün damarlarımda hissetmekteyim. Çok üzgünüm... Oldukça mutluydum. Umutluydum. Daha düne kadar 'Çanakkale Bizimdir !' diyordum. Çünkü bu savaşı kazanmak için askeri, parayı, cephaneyi, her şeyi hesaplamıştım. Hepsinde çok üstündük. Mutlaka yenecektik.
Yalnız bir şeyi hesaba katmamışız; Mustafa Kemal'i. Bağrımda İngiliz gururu olmasa, Türkleri alnından öpmek, onları ayakta alkışlamak isterdim.''
Çanakkale Zaferi'ni ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün sözleriyle tamamlayalım;
''250 bin askerimizi şehit verdiğimiz bu topraklarda, şehitlerin kanı vardır ve hiçbir zaman unutulmamalıdır. Gelecek nesillere anlatılarak destanımızın yaşatılması ve bizim için canından vazgeçenler için bu vatanın korunması boynumuzun borcudur.''
Ulu Önder'e sözümüz var. Gelecek nesillere bu destanı hep hatırlatarak yaşatacağımız gibi şehitlerin emaneti 'Andımız'ı da asla unutturmayacağız...