Ahlak sözcüğü Arapça’dan giriş yapmış dilimize! Sahi bu araplar da ne kadar çok sözcükle dilimizi basmışlar! Dön dolaş yine onlara bağlanıyoruz, dilimizden atamıyoruz!
Biz ahlak sorunsalına gidelim. Ahlak diye diye ahlaktan yoksun yozlaşan, aymazlıktan kurtulamayan, ilkelliği sürdüren kişilere, topluluklara, erkek egemen yapılanmalara, koşullanmalara gidelim.
TDK sözlüğünde ahlak “bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları. Huylar. Aktöre, sağtöre.” biçiminde tanımlanır.
***
Geçtiğimiz günlerde İran’da “ahlak polisi”nin(!) İranlı 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin başörtüsünü uygun örtmediği gerekçesiyle(!) kıyıma uğraması, öldürülmesi hepimizi iç kırgınlığına, derin üzüntüye boğdu.
İranlı aklıerik kadınlar, ilerici gençler, devrimci aydınlar baskıcı yönetime karşı ayaktalar. Dünyanın her yanından öfke çığlıkları yükseliyor. Ülkemizin aydınlık, çağdaş kadınları, gençleri, erkekleri de bu çağdışı anlayışa karşı tepkililer.
Çağdışı baskı, saldırı, öldürüm, kıyım elbette onaylanamaz. Gün geçmiyor ki gerek ülkemizde gerekse dünyanın birçok geri kalmış ya da dinsel ağırlıklı ülkelerinde, kadına yönelik ağır baskı, kıyım haberleri gündemden düşmüyor. İçimiz acıyor, canımız yanıyor!
Ahlak ahlak diye tutturanlar ne ahlaksız davranışlar, eylemler içindeler Allah aşkına!
***
İran’da 43 yıldır kadın özelinden sürdürülen baskı, sindirme, kıyım gündemden eksik olmuyor. Sanal ortamın sunduğu iletişim olanakları, görsel ve işitsel paylaşımlar, anında dünyayı gözlerinize seriyor, sesler ulaştırıyor.
Şair ve yazar Ali Ekber Ataş, sanal ortamda paylaştığı iletisinde; “Hepsi de bizim kayıplarımız... Hepsi de bizden alınanlar... Karanlığın sonu göründü. Işığa çok yakınlar İranlı devrimci kadınlar, erkekler, aydınlıktan yana olan her İranlı...
Sesleri sesimiz, acıları acımız, kayıpları kayıplarımızdır...” diye yazmış, bir de Mahsa Amini ve dünyanın tüm kadınlarına adadığı şiirini paylaşmıştı.
Ben de Ataş’ın dumanı üstünde bu şiirini paylaşmak istiyorum:
kaç acının gergefine örgülüdür/asi duruş ters akıntı bu duruşun/kaçında düştük bu kaçıncı yenilgimiz/bir hainin elinden
tutup saçlarından cenneti/ayaklarınıza serdim/yeryüzünü armağan ettim size
***
Yeniden okudum “Kadınların Ruh Acıları” (*) kitabını. Bu acı hiç eksilmiyor ki… Kadınların ruh dünyalarından yansıyan fırtınaları, korkuları erkek egemen toplumlarında kim ne kadar anlayabilir ki? Bence bu öykülerin okunması gereklidir diye düşünüyorum.
“Ülkemizdeki çarpık sosyal yaşamın, eğitimdeki eksikliklerin, devlet kurumlarının konuya önem vermemelerinin sonucu kadınlar durmadan yaralanıyor, dövülüyor, cinsel tacize uğruyor, hatta herkesin gözü önünde öldürülüyor.”
Kadınların dirençleri, söylemleri, başkaldırıları, eylemleri çığlık çığlığa… Dünyanın her yanından sesler yansıyor, dalga dalga geliyor. Kuşkusuz İran’da baskıcı, kadın düşmanı yönetimin değişmesi çok da kolay görünmüyor. Dileyelim, umalım, umutlanalım da Mahsa Amini’ler ölmesin, öldürülmesin. Saçlar özgür kalsın.
Direnç ve umut… Yaşamı belirleyen devinimler… Dünya kadınlarla anlamlı, değerli, aydınlık, sevgi dolu, aşklı, çoğul… Saçları hep dalgalansın gönderlerde.
Nalan Çelik’in Şiir Kadın Saçlar (*) kitabını da okumadan geçmeyin.
(*) Kadınların Ruh Acıları, 32 kadın yazarın kadın öyküleri, Derleyenler: Hülya Soyşekerci, Mine Ömer, Gültekin Emre, Neziher Y., Nisan 2011, 270 sayfa.
(**) Gerçek Sanat Y., 2009, 128 sayfa