Dünya, bu yaz alışılmışın dışında bir hızla dönmeye başladı. Bilim insanları, bazı günlerin 24 saatten milisaniyeler kadar kısa sürdüğünü tespit etti. Örneğin, 10 Temmuz 2025, 24 saatten 1,36 milisaniye daha kısa sürdü. Bu küçük fark, günlük hayatı doğrudan etkilemese de, küresel zaman ölçüm sistemleri, iletişim ağları ve uydular için büyük önem taşıyor.
Zamanı milisaniyelik hassasiyetle takip eden atom saatleri, bu sapmaları sürekli olarak izliyor. Ancak bu yıl gözlenen hızlanma, bilim dünyasında benzersiz bir senaryonun kapısını araladı: Zaman ölçüm tarihinde ilk kez negatif bir artık saniye eklenmesi gerekebilir.

Günler neden kısalıyor?

Dünya'nın kendi ekseni etrafındaki dönüş süresi, Ay’ın çekim kuvveti, atmosferik değişiklikler, sıvı çekirdek hareketleri gibi faktörlerden etkileniyor. Bu karmaşık sistemde zaman zaman dalgalanmalar oluyor.
San Diego’daki Kaliforniya Üniversitesi’nden Prof. Duncan Agnew, 1972’den beri daha kısa günlere doğru bir eğilim olduğunu söylüyor. Özellikle yaz aylarında atmosferde yaşanan mevsimsel değişiklikler, gezegenin dönüşünü hızlandırıyor. Jet akımlarındaki kaymalar, gezegenin dönme momentini değiştirerek süreci etkiliyor.

A101, 7 Ağustos kataloğunda 7 bin TL'ye televizyon 5 bin TL'ye telefon satıyor
A101, 7 Ağustos kataloğunda 7 bin TL'ye televizyon 5 bin TL'ye telefon satıyor
İçeriği Görüntüle

2035’ten önce negatif artık saniye mümkün

Zamanı ölçmede temel alınan Eşgüdümlü Evrensel Zaman (UTC) ile Dünya’nın gerçek dönüşü arasında fark oluştuğunda, bu farkı kapatmak için bugüne dek 27 pozitif artık saniye eklendi. Ancak henüz hiç negatif bir artık saniye uygulanmadı.
2022’de alınan kararla 2035’e kadar artık saniye uygulaması askıya alındı. Fakat bu hızlanma devam ederse, bir saniyenin UTC’den çıkarılması gerekebilir.
Agnew’e göre 2035’e kadar negatif artık saniye ihtimali %40. Bu da zamanı ilk kez geriye doğru ayarlamak anlamına geliyor.

Teknoloji altyapısı için büyük risk

Uluslararası telekomünikasyon sistemleri, GPS uyduları, finansal işlemler ve elektrik şebekeleri, saatlerin yüksek hassasiyetine bağlı çalışıyor.
Zaman ölçüm sistemlerinde görev yapan fizikçi Judah Levine, negatif artık saniyenin hiçbir zaman denenmemiş olması nedeniyle, bu senaryonun teknolojik sistemlerde büyük sorunlara yol açabileceğini vurguluyor.
Levine, bu durumu 2000 yılına girerken yaşanan Y2K felaket senaryosuna benzetiyor: “Pozitif artık saniyede bile hâlâ hata yapan sistemler varken, negatif olanı hiç test edilmedi.”

İklim değişikliği dengeyi koruyor

İlginç bir şekilde, iklim değişikliği bu hızlanmanın etkilerini bir miktar dengeleyebiliyor. Eriyen buzulların Dünya’nın dönüşünü yavaşlattığı belirlendi.
Agnew'in Nature dergisinde yayınladığı araştırma, Grönland ve Antarktika’dan gelen eriyik suyun, gezegenin dönüşünü yavaşlattığını ortaya koydu.
Bu, zaman ölçüm açısından olumlu bir etki yaratırken, deniz seviyelerinin yükselmesi gibi başka felaketlerin de habercisi oluyor.

Gelecek belirsiz ama senaryolar hazır

Zürih'teki İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü'nden Benedikt Soja, iklim değişikliğinin etkisinin uzun vadede Ay’ın çekim etkisini bile geçebileceğini öngörüyor.
Ancak araştırmacılar, bu hızlanmanın doğal bir dalgalanma olabileceğini ve birkaç yıl içinde yeniden yavaşlama görülebileceğini de düşünüyor.
Soja, “Benim sezgim, Dünya’nın tekrar yavaşlayacağı yönünde. Ama bu tür süreçlerde hiçbir şey kesin değildir,” diyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ