Rüya sözcüğü Arapça kökenlidir. Düş sözcüğünü severim. Doğduğum kasabam Oğuzeli’nde komşularımızın çoğundan düş sözcüğünü duyardım. Sin, öykünme sözcükleri de kulağıma sıkça çalınan sözcüklerdi. Ne anlama geldiğini kavrayamazdım o zamanlar.
Yaşamımız boyu düşler de bizim duyumsamalarımız, kurgularımız, imge yolculuğumuz, umudumuz, beklentimiz olmaz mı?
Gecelerin, uyku durumunun bir geçiş sürecidir düşler. Korkulu, sıkıntılı, olanı da var, kişiyi mutlu kılanı da… Düş yorumcuları da az bilgiç değiller hani.
Özellikle şiirin de olmazsa olmazıdır düşler. Elbette öykünün, romanın, yazınsal metinlerin hem kurguya hem düşlere hem imgelere açık olduğunu yinelemeye gerek yok.
***
Yaz boyu Gerence’deki evimde dinlenirken, deniz kıyısında otururken, gezinirken uzaklara dalıyorum. Düşlere tutunuyorum, yorumluyorum, kurguluyorum, imge denizinde kulaç atıyorum, şiirler kuruyorum. Bir an Bellek Pazarı kitabımdaki “Düş renkleri” şiirimin ilk dizelerini mırıldanıyorum:“Her düş maviye çalar biraz / Gök dilinden anlar / Deniz renginden / Gecenin sevinciyle buluşur / Karanlık aydınlanır”
Bu yazıya başlarken yazlık evimin kitaplığında dostlarımdan bana gelen düşlü, rüyalı kitaplara uzandım. Ayrı bir yerde tutmuşum onları.
Şiirlerini, öyükülerini, inceleme yazılarını, eleştirilerini ilgiyle, beğeniyle okuduğum dostum Kemal Gündüzalp’in “Bir Rüyayı Nakışlamak” (Şiirde Y.2010) ve “Düş Yorumcusu” (Alkali Y.2021) kitaplarıyla buluştum yeniden.
İbrahim Tığ “Yitik Zaman Düşleri”ni aramaya çıkmış Devrek’ten 2006’da. Arzu Karadağ “Taşlanan Rüya” (Şiirden Y. 2010) demiş. Vedat Yazıcı “Düş/Yaralı” yı 2012’de “Düşlerimiz yaralanmasın; şiirin gizilgücü gerçekliğe kavuşsun” diye imzalayıp göndermişti bana.
Ahmet Günbaş ve M.Kadri Sümer’in derlediği, içinde benim de bir şiirimin yer aldığı “Ege’de Mavi Düşler” seçkisini (Duvar Y.2015) özenle korurum kitaplığımda.
Mine Ömer “Düş İskelesi”nde kurmuştu şiir sofrasını 2011’de (İlya Y.) Son sözünü de şöyle bağlamıştı: “Düşlerimi sevmezsen / İstifa edeceğim şiirden”
Kıbrıslı şair Tamer Öncül’ün “Düşler” kitabı (2008) Düşten Sonra, Düşten Önce, Gündüz Düşleri bölümleriyle donanmış. Servet Çolak’ın “Tan Düşleri” de (İnsancıl Y.2008) yine düş yolculuğuna çıkarır bizi.
55 yıllık dostum Celal Oymak da düş izleyiciliği yapıp “Düşler Yakın Takipte” adını vermişti şiir kitabına 2000 yılında.
Fahrettin Koyuncu “Düş Körükçüleri” (İmgenin Çocukları Y. 2021) adını verdiği kitabında çok sayıda düş emekçisi şairin şiirlerini incelemişti.
Vicdan Efe “Sen de Topla Düşlerini” (Kanguru Y. 2004), Sultan Su Esen “Rüya Gözlüğü” (Kanguru Y.2017) öykü kitaplarıyla düş tutanlar arasına katılmışlardı.
Çiğdem Gündeş “Düş Yutan” romanını (Top Y. 2014) masalı düşleyen, yeşerten ve yaşayan çocuklara adamıştı.
EŞREF KARADAĞ DA BİR DÜŞ YOLCUSU
Yolu düşlerden geçen, düş tutan yazarlardan biri de Eşref Karadağ’dır. Şiirler, öyküler, romanlar, masallar, oyunlar onun yazın yaşamını renklendirir.
Geçtiğimiz günlerde "Gördesli Makbule” oyununun Manisa’nın ilçelerinde sahnelendiğini de öğrendim.
Karadağ’ın kitaplığımda yer alan “Yedinci Düş” çocuk romanını da unutmadım elbette. Top Yayınları’ndan 2014’te çıkan kitabını “Düş ışıklı bir yaşam” dileği ile imzalamıştı bana. “Düşevinde garip şeyler oluyordu. Bakanlıktan gelen yetkili düş kaydedicinin düğmeleriyle oynayarak sanki bir şey arıyordu.”
***
Düş tutalım, hayal kuralım, umut edelim, geleceği kurgulayalım, imgenin tadına varalım; ama yaşamın gerçeklerinden de uzak kalmayalım, düş denizinde yitmeyelim.