Avrupa bizi demokrasi, ekonomik kalkınma, teknoloji, tarım, insan hakları, adalet gibi konularda kıskanıyor mu bilinmez ama bir konuda kıskanıldığımız kesin: Sokak kedilerimiz.

Evet, doğru duydunuz. Sonunda Avrupa’nın gerçekten kıskandığı bir şey var.

İstanbul’un kedileri bildiğiniz gibi dünya çapında meşhur. Gelen turistlerin kedilerle ilgili paylaşımları sosyal medyada yüzbinlerce beğeni alıyor; sürekli paylaşılıyor ve milyonlarca kişi tarafından görüntüleniyor.

Ceyda Torun'un yönettiği 2016 yapımı Kedi adlı belgesel filmin de sokak kedilerimizin namının yürümesinde payı büyük. Uluslararası ödüller alan bu belgesel kedilerin gözünden İstanbul’u tanıtırken patili dostlarımızın da büyük sempati toplamasını sağlamıştı.

Cats Of Istanbul etiketi sosyal medyada en çok etkileşim alan etiketlerden biri. Hatta abartı sanmayın; dünyanın dört bir yanından hayvan severler sırf İstanbul’un kedilerini görmek için kalkıp ülkemize geliyor.

*

İstanbul’un sokak kedilerinin bu kadar ilgi toplayıp meşhur olmasından yola çıkan Norveç’in Bergen kenti de yakın bir zamanda benzer bir atılıma imza atmış. Norveçliler bizden esinlenip “Cats of Bergen” projesini hayata geçirmiş.

Bergen’de sokaklara kedievleri yapılmış; halk da bu kedilere göz kulak olmaya başlamış. Hayvan sever Bergenliler kendi sokağındaki kedileri “bir kap mama” ile besliyor, pencerelerinin önünde onlara minderler bırakıyor vs.

Tanıdık gelmiştir mutlaka. Bu bildiğiniz bizim ülkedeki sistem. Kedi seven bir toplum olarak biz yüzyıllardır hayvanlara bir kap mama bir kap su veriyor; mahallemizin kedilerine göz kulak oluyoruz. Sadece İstanbul değil, birçok şehrimizde yaygın bir durum bu.

Yazının buraya kadar olan kısmı, “kedi sevgimizle ne güzel Avrupa’ya örnek oluyoruz” tadındaydı. Bundan sonrasında ise biraz veryansın edeceğim.

*

Düşünün; Avrupa bile bizi örnek almaya başlamışken, biz sokak hayvanlarımızı ortadan yok etmenin yolunu arıyoruz. STK’ların ve hayvan severlerin itirazları yok sayılarak korkunç bir yasa ile sokak hayvanlarının toplatılması, hayvanları toplamayan belediyelerin cezalandırılması, toplanan hayvanların barınaklara tıkılması, yer kalmazsa da “çaresine bakılması!” nasıl bir anlayıştır? Bu nasıl bir kafanın ürünüdür ben hala çözemedim!

Bir de yasayı yaparken, “Avrupa’da da böyle” denilerek savunulmuştu. Şimdi o Avrupa, “bizde de sokak hayvanı olsa, mahalleli bu hayvanlara sahip çıksa, sokaklarımız şenlense, insanların yüzü gülse” kıvamına geldi.

Diyorum ki; keşke iyi olan şeyleri kötüleştirmek yerine, kötü olan şeyleri düzeltmek için mesai harcansa…

Belki bir gün o da olur.

Candostlar S T K M I L L E Y H A Dunyadan-1

STK’lardan Milleyha için acil eylem çağrısı

Hatay’ın Samandağ ilçesinde bulunan ve göçmen kuş türleri için kritik öneme sahip olan Milleyha Sulak Alanı bir süredir devam eden çöp ve moloz dökümleri nedeniyle can çekişiyor. Konuyu gündeme taşıyan Doğa Derneği ve Sivil Alan Hareket Ağı platformu yetkililere çağrıda bulunarak Doğal Sit Alanı koruma hükümlerinin acilen uygulanmasını talep etti.

Doğa Derneği’nin yazılı açıklaması şöyle:

“Hatay’ın Samandağ ilçesinde bulunan Milleyha Sulak Alanı, Türkiye’nin en önemli göç güzergâhlarından birinin üzerinde yer alıyor. Leylekler, pelikanlar ve yırtıcı kuşlar gibi süzülerek göç eden kuş türleri, Türkiye’deki üç ana göç darboğazından birini oluşturan bu bölgeden geçiyor. Milleyha aynı zamanda su kuşları ve ötücü kuşlar açısından da büyük önem taşıyor. Her yıl yüz binlerce kuş, göç yolculukları sırasında burada konaklıyor, besleniyor ve dinleniyor. Aynı zamanda endemik ve nadir bitki türlerine de ev sahipliği yapan alan, habitat kaybı, kirlilik ve moloz dökümleriyle karşı karşıya.

Milleyha’daki moloz dökümleri engellenmeli. Doğal Sit Alanı koruma hükümleri sahada uygulanmalı ve denetlenmeli.”

Candostlar K U L A G I M I Z A K U P E1(1)

Klimayla küresel ısınmadan korunamayız!

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı 2025 (COP30) Brezilya’nın Belem kentinde 10 Kasım’da başladı. Küresel ısınmanın durdurulmasının ve sera gazı salım oranlarının azaltılmasının hedeflendiği zirveye BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine taraf ülkeler katıldı. 22 Kasım’a kadar sürecek olan COP30’da Global Cooling Watch 2025 (Küresel Soğutma İzleme) raporu da sunuldu.

Raporda çarpıcı bilgi ve değerlendirmeler yer aldı.

Global Cooling Watch 2025’de, küresel soğutma ihtiyacının 25 yıl içinde üçe katlanacağını bildirilerek şu ifadeler yer aldı:

“Nüfus ve refah artışı, aşırı sıcak hava olayları ve düşük gelirli hanelerin giderek daha fazla kirletici ve verimsiz soğutmaya erişmesi nedeniyle, soğutma talebinin 2050 yılına kadar üç kattan fazla artabileceğini tespit ediyor. Bu durum, enerji verimliliğini artırma, iklimi ısıtan soğutucu akışkanları kademeli olarak azaltma ve yoğun yük dönemlerinde elektrik şebekelerini aşırı yükleme çabalarına rağmen, soğutma kaynaklı sera gazı emisyonlarını 2022 seviyelerine göre neredeyse ikiye katlayacak ve 2050 yılına kadar soğutma emisyonlarını tahmini 7,2 milyar ton CO2e'ye çıkaracak.”

Raporda, emisyonları 2050'de beklenen seviyelerin %64'üne (2,6 milyar ton CO2e) düşürebilecek bir "Sürdürülebilir Soğutma Yolu" benimsenmesi öneriliyor. Raporu “Sıcaklık krizinden klimayla çıkamayız” başlığıyla değerlendiren Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), küresel enerji sektörünün hızla karbondan arındırılmasıyla birlikte, artık soğutma emisyonlarının olağan işleyiş seviyelerinin %97’nin altına düşebileceğini bildirdi. UNEP İcra Direktörü Inger Andersen, "Ölümcül sıcak hava dalgaları daha düzenli ve şiddetli hale geldikçe, soğutmaya erişim, su, enerji ve sanitasyonun yanı sıra temel bir altyapı olarak ele alınmalıdır" dedi.

Candostlar K U L A G I M I Z A K U P E1(1)

KULAĞIMIZA KÜPE OLSUN

Ve anımsıyorum, benim için dünyada artık yalnızca bir canlının, beni seven, bana bağlı, benim dostum, benim sadık köpeğimin olduğunu hissetmekten, büyük acılarıma karşın, haz duyuyordum.”

  • Fyodor Dostoyevski (Ölüler Evinden Anılar)