*Hapislikler yaşadı yılmadı, Paris'e sürgüne gitti senelerce vatan hasreti çekti; yine boyun eğmedi...

*Bizleri; asla kırılmaz kalemiyle, inci dizeli şiirleriyle, tükenmez umuduyla ve örnek mücadelesiyle biraraya getirmeyi sürdürüyor...

*Şimdi çok sevdiği ve adına dörtlükler yazdığı Foça sokaklarında da onun ismini görmek; bize onur ve mutluluk veriyor...

6A3A5B96 77A3 4Fb5 8270 75D650D1432C-1

Ben Ataol Abi'yi ne zaman görsem, Ahmet Erhan dizesini anımsar, gülümserim:
“Severim Ataol Behramoğlu’nu, gözlüğünün camlarına dünya üşüşürken..."
O; Şiirin Kanatlarında Yaşayan En Büyük Türk Şairi'dir.
O; aydınlanmanın taşıyıcısıdır.
Edebiyatın sınırlarını aşan
"Şair-i Azam"dır.
İyi şair, iyi yazar ve iyi çevirmen olmanın bütün özellikleri ondadır.
Tam 66 yılın birikimiyle yazar, yazar, yazar!..
Aydın hareketleri içinde sorumluluk alarak yazar!
Ne de olsa Nâzım Baba
Ülkesi'nin şairidir o!..

Ed0294F2 D83A 48B2 99E2 E036171A9C2F
-"ŞİİR NEYLE YAZILIR?"

Peki, Ataol Behramoğlu için şiir nedir?
İşte yanıtı;
“Şiir organik bir şey olmalıdır.
Kendi yaşamımızdan fışkırmalıdır(...)
Gerçek bir insan yüzü, gerçek bir doğa, gerçek bir toplum yansımalıdır anlattıklarından...”
Cumhuriyetteki köşesinde "Şiir Neyle Yazılır?" başlıklı yazısında da bakın ne yazmıştır Behramoğlu?;
"Sözcük (kavram), mecaz (metafor), imge..
Bunlara sözcüklerin dış yüzünü oluşturan ses (melodik) özelliklerini de ekleyelim.
Böylece şiiri oluşturan temel unsurları sıralamış oluyoruz.
Şiir bütün bu unsurların bütünüdür.
Sözcük (kavram) bilgisi ve tutarlılığı, ses örgüsü, metafor yapma ustalığı şiirin temel gereksinimleridir.
Denebilir ki alfabesidir…
Bunlarsız şiir olmaz.
Fakat sadece onlarla da olmaz…
Asıl unsur imgedir.
İmgeninse yapay olmayan, hakiki bir duygu ve kavram dokusuna sahip olması gerekir.
Zaten böyle bir doku yoksa, sözü edilebilecek olan şiir değil ilginç metaforlar ve söz ustalıklarıdır…"

-BİLGE ŞAİR O-

Ataol Behramoğlu...
O; Şiir Atlası’nın bilge şairidir.
O; donanımlı, son derece duyarlı bir yurtseverdir.
O; ilkeli aydındır.
O; muhteşem birikimiyle zihinsel kapılarımızın açan bir entelektüeldir!
Ve yazmıştır;
“Kardeş, yoldaş, arkadaş, / Omuzdaş, yürekdaş, gönüldaş, / Bütün bu sözcükler, benzerleri / Yetmez tanımlamaya yakınlığımızı, / Hepsini içeren, aşan dostluğumuzu, / Türkçeye doyumsuz sevdamızı, / Yurdumuza aşkımızı, / Yaşama, insana saygımızı…” dizelerini...

E6D093D9 4Ebe 4Ea1 983D 7F82303C3Ea9

-HÜSEYİN YURTTAŞ ANLATIYOR -

Behramoğlu ile yolu pek çok yerde kesişen, “Kozbeyli Bilgesi” Hüseyin Yurttaş Hocam, şairin yıllar içinde çizgisinden ve coşkusundan bir şey yitirmeden yazıp çizdiğini belirtir.
“Onları Tanıdım-Anılar Portreler” kitabında (Tekin Yayınevi-1994) da şöyle der;
“Sosyalist hareketler ve örgütler içinden gelen genç şairlerce çok sevilen bir dost, bir ağabeydir Ataol.
Çevresini etkileyen aydındır, şairdir ama bazı şairler gibi etrafında müritlerden oluşan bir halka oluşturan şairlerden olmamıştır.
Bence yalın tutumu burada da etkin olmuştur. Sevecen, hoşgörülü, yaklaşımcı, yabancı dil zenginliğiyle kendisini donatmayı bilmiştir.’’
Bu bölüme, Yurttaş’ın “Şairin Göçü’’nden üç dizesini alıntılayalım: “nasıl göçer bir şair / göçtüyse / ataol’dan sorulur...”

Aa938A43 8679 41D6 9E90 2Dff8Ae48A00
-HAPİSLİKLER, SÜRGÜNLER-

Ataol Behramoğlu, "Yurdu Teninde Duymak’'ın Giriş’inde, bir şairin sürgünde yurt özlemini nasıl giderme hayalini yaşadığını anlatır;
“1980’li yılların ikinci yarısında, 12 Eylül zindanlarındaki mahpusluk deneyimi sonrasında, Fransa merkezli fakat dünyanın dört bir bucağını kapsayan sürgünlüğümde, en çok hayal ettiğim şeydi bu; tüm ülkeyi şiirlerimi okuyarak dolaşmak…”
Usta hayalini gerçekleştirmiştir günümüzde...

-KAVGANIN DA ŞAİRİDİR-

Behramoğlu Usta, en çok “okunan ve tanınan’’ şairimizdir.
Dünyayla, insanla, toplumla söyleşendir, yaşamın ozanıdır.
Behramoğlu için şiir, “dünya barışına, daha insanca bir yaşama’’ aittir!
O sadece sevda değil kavganın da şairidir!
Pir Sultan gibi cellatlarına acıyacak kadar;
“Cellat uyandı yatağında bir gece / Tanrım dedi bu ne zor bilmece; / Öldükçe çoğalıyor adamlar / Ben tükenmekteyim öldükçe...’’
Onun şiirleri, bir “hesaplaşma’’, sanatın diliyle bir “başkaldırı” manifestosudur.

-O FOÇA'YI, FOÇA DA
ONU SEVDİ-

Foça'da ismini verildiği 251 sokaktaki törendeydik
Esat Erçetingöz ve Prof. Erkan Sevinç ile...
Kürsüden yapılan konuşmada, Aziz Nesin'in ona ithafı dizeleri anımsatıldı.
Not almıştım;
"Çok Sevgili Ataol.
Bu 'çok sevgili'
herkesin alışık olduğu o beylik seslenme kalıbı değil.
Benim için gerçekten çok sevgilisin; iyi yanlarınla olumlulukların ve olumsuzluklarınla...
Seni salt bir arkadaş gibi değil gerçek bir kardeş gibi seviyorum..."

-FOÇA DÖRTLÜKLERİ-

9 yıl önce Foça için yazdığı dörtlükleri Ressam Sali'nin cizgileriyle de kitaplaştırmıştı şairimiz. İşte o kitaptan bir dörtlük, sokak tabelasında da yer aldı;
"Doğa'nın değişmek eğer kuralıysa
Hiçbir şey kaçamaz hükmünden
Fakat eğer güzel de değişecekse
Foça gibi değişmeden, değişmeli...’

-ATAOL ABİ'YE-

Ataol Abi,
Düşünsenize bisikletli bir çocuk o sokak tabelasını görecek ve adınızı okuyacak.
Yürüyüşe çıkmış komşularınız selâmını verecek, sizi görmeseler de...
Şiirlerinizi anımsayacak sevdalılar, umutları yeşertecekler o sokakta isminizle karşılaşınca.
"Ataol Behramoğlu" ismini Foça sokaklarında da görmek ne güzel...
O, ''Ben ölürsem akşamüstü ölürüm'' der.
Oysa görüyoruz,
o hiçbir akşamüstü ölmüyor...
Yaşıyor...Yaşayacak!..