Bu ülkenin yasalara saygılı, kurallara uyan insanları aslında 'enayiliğine doymayan' insanlar topluluğudur.
Şöyle ki: Çalışma hayatın boyunca belgelerini düzenli tutarsın, evinin, arabanın, iş yerinin vergilerini düzenli ödersin, çalışanların sigortasını aksatmazsın, kazandığının neredeyse yarısını devletle paylaşırsın ama sonra bir vergi affı gelir ve bunların hiçbirini yapmadan kara para kazanan, senden kat be kat varlık sahibi olan komşun yüzüne bakıp pis pis sırıtır 'Allah'ın enayisi' diye.
***
Başını sokacak bir ev için hayat boyu çalışır, yemekten içmekten kısarsın ama dağdaki gelir şehrin en güzel manzaralı yerine bir gecekondu kondurur ve sonra gelen imar affıyla 'ünlü müteahhit bilmem kim beyliğe' terfi eder. Sen de öyle havaya bakarsın, aval aval...
***
8 Haziran’da 'imar barışı' diye yine enayiliğimizi yüzümüze vuran bir yasa yürülüğe girdi biliyorsunuz.
1 Ocak 2018’den önce yapılmış olan imara aykırı konut, otel, kafe, restoran, ahır sahipleri ‘yapı kayıt belgesi’ almak için başvurma hakkına sahip oldu. Yani “elek yuvarlandı kasnak oldu, bütün gecekondular tapulu oldu" gibi bir şey. Hatta bazıları 'henüz' yapmadıkları inşaatlar için bile başvurarak yapı kayıt belgesi aldı. Biz yine enayiliğimize doymayalım sayın okur!
Bahçeye bir tane basamak ilave etmeye kalksak, aman biri şikayet eder de başımız belaya girer diye ödümüz kopar... Ama mesala geçen kış bizim sokakta iki evin sahibi gözümüzün içine baka baka iki katlı evlerini üç katlıya çıkardılar ve kimse bir şey yap(a)madı.
Biz saftorlar 'Ne cesaret yahu!' diye düşünürken meğer işte bu cesaretmiş! Adamların artık Çeşme'de iki değil üç katlı evleri var.
***
Yapı kayıt belgesinde alanı çok daha büyük göstererek kaçak alanı iki-üç kat genişletenler...
Hazine arazisini işgal edenler...
Sit alanına ev yapanlar...
Bize ne kadar 'enayi' olduğumuzu bir kez daha kanıtladılar.
Şeytan diyor git en sevdiğin koya, dik kumsalın ortasına bir kulübe, çevir etrafını çitle...
Sonra da seçim öncesi gelecek başka bir imar barışını bekle.
Gerçi kesin kimseye işlemeyen yasalar bize ilk günden işler ve iki gün sonra evden içeri buldozer girer. O cahil cüreti ve şansı bizde nerdeee!
İşgüzar Diyanet İşleri
Üç tane turist kalmıştı Türkiye'yi tercih eden, sonunda onları da kaçırmanın bir yolunu buldular.
Diyanet İşleri turistik yerlerde imamlar görevlendirecek imiş. Gelen turistlere İslamiyet'i anlatsınlar diye.
Diyanet İşleri bu kadar parayı ne yapıyor soruları çoğalınca dostlar alışverişte görsün misali kendilerine iş yaratmaya çalışıyorlar zahir!' (Ya bu 'zahir'i de hiç sevmiyorum, oysa 'zaar' daha sevimli ve etkili ama işte...)
Turist kadın plajda yağlanmış kitabını almış güneşe uzanmış yatıyor; ensesinde bir nefes ve sağ kulağında bir ses 'Eizu....'
Sen yurt dışına gittiğinde bir yerde yemek yerken yanına papaz efendi otursa ve Matta'dan girse, Yuhanna'dan girse mesela, hoşuna gider mi? Aynı şey...
'Dinde zorlama yoktur', bunu size hatırlatmaktan biz yorulduk.
Ayrıca emin olun; turizm sektörünün ihtiyacı inanın ki bu değil!