Fazıl Say dünyaca ünlü klasik batı müziği piyanistimiz ve bestecisi.
(O Fazıl Say ki attığı bir tweet için Yeni Türkiye'de 10 ay hapse bile mahkum edilmiştir!)
“Muhalif duruşuyla” Türkiye'nin meselelerine hep kafa yormuş Fazıl Say, geçtiğimiz günlerde CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce'ye bir mektup yazdı. Say, İnce'nin “umut” olduğunu bunun da sebebinin; “yaratıcı eğitim, özgür eğitim, gerçek hayalleri olan gençler, çocuklarla” ilgili eğitimle ilgili düşünceleri olduğunu kaydetti.
Mektup özetle şöyle;
“Sayın İnce;
Emin olun Türkiye'nin çoğu bilim insanı sanat insanı arkanızdadır, size destek ve yardım vermeye hazırdır, bu destek parasal destek olmayabilir, olamaya da bilir, ama fikirsel destek, emek desteği, herkesin bildiği üzere çok daha büyüktür.
Dünyaya açılan Türkiye, dünyayı anlamak isteyen Türkiye istiyorsunuz, haklısınız, eksiğimiz budur, bu diyalogdur, bu 'başını kaldırıp etrafa bakma bilincidir', dünyayla artık küs bir duruma varmamızın sebebi de budur, iç çekişmelerimizin sebebi de budur, kıskançlıklarımızın sebebi bile budur, hepsinin sebebi bu tıkanıklıktır. Felsefeniz doğrudur...
(...)
Türkiye’nin en ücra köşelerine bilim ve sanat enstitüleri, yaz festivalleri, sempozyumlar, workshoplar koyabilirsiniz; buna hasret bir toplum. Hepimiz destek oluruz... Ağrı’da astrofizik enstitüsü, Van’da opera, Sinop'ta çağdaş kimya enstitüsü, Bolu'da “dünya müzikleri festivali doğu ve batı”, Malatya’da çağdaş sanat bienali, Diyarbakır’da Senfoni Orkestrası, Bingöl’de fizik enstitüsü, Artvin’de kısa film festivali, Kütahya’da doğu batı felsefesi günleri, Yozgat'ta gençlik korosu, Denizli'de piyano festivali, Kars'ta dünya etnik müzikleri festivali; emin olun bunların hiç biri uzak değil; daha nicesi, yüzlercesi uzak değil; bu ülke bir bütün olsun, doğusunu batısını yadırgamayalım artık; uzak olmayalım, sorunumuz 'manevi uzaklık', siz bunu sağlayacaksınız, seçim ne olur bilmiyorum; ama bu yol iyi bir yoldur...
Biz arkasındayız. Tüm dünya da destekler bunu...
Dış politikanın özü de budur, 'anlamak' gerek, anlayan kavga etmez...”
***
Zeki, ironi/polemik ustası, kitleyi diri tutan, “Yaşayan Türkçesi” ile konusuna vakıf, içten gülüşlü Muharrem İnce, tartışmasız baskıdan bıkmış usanmış “umut fakiri” yığınları ayağa kaldırmış, alternatif olmuştur.
Özellikle, öğretmen kimliğiyle meydanlarda öncelik verdiği “adaletsiz eğitimle” ilgili sorunlara somut çözüm örnekleri; ezber bozmuş, milyonları ayaklandırmıştır.
Bir seçmen hareketi, “dip dalga”yı oluşturmuştur İnce.
Bu konuda Meral Akşener'in cesur söylemleri, Temel Karamollaoğlu'nun da net ifadeleri muhalif “dip dalga”ya katkı olmuştur.
Ali Sirmen Cumhuriyet'te bu dip dalgayı “Sandığa yansımasının yaşamda karşılık bulmasının önüne geçilmesi kolay olmayan” olarak tarif etmekte de son derece haklıdır.
***
YÖK'ü ilânla rektör ararken, üniversiteleri suskunluk çölüne dönüşmüş, ihtiyaç listesinde kitabın 235. sırada yer aldığı, (ayrıca bomba kadar tehlikeli sayıldığı), “Ezber mantığı ve yöntemi, bizim geleneğimiz için önemli bir öğrenme yöntemidir” derken, mevcut iktidarın ve kendi zihniyetinin yöntemini açıklayan yöneticilerinin bulunduğu...
Fen, matematik ve okuma becerilerinde en üst düzey beceri gösteren öğrenci oranının “dipte” olduğu ülkemize ait Fazıl Say'ın içinden geçenleri döktüğü dizeleri; ileri teknolojiye, tasarıma, değişime aç toplumun “devinimine” tercümandır.
Biz de -Say gibi- umuttan, uzlaşmadan, huzurdan, çağdaş eğitimden, değişim dolu kültür/sanatla da bezeli günlerden yanayız. Bunu da gerçekleştirme sözü veren; “Barışacağız, büyüyeceğiz, bölüşeceğiz. Huzur dolu günlere hep birlikte koşacağız!” diyen İnce Öğretmen'dir!.