Seçimin son haftasına girdik diye elde avuçta ne varsa dökülüyor meydanlara.
Adına dip dalgası mı dersiniz, vatandaşın tedirginliği mi dersiniz bilemem. Görünen o ki, vatandaş gayet sakin bir şekilde olan biteni izliyor.
Kararsız değil bence.
Kararlı ama kararını açık etmiyor.

***

Zaten böyle olmasa, iktidar seçimin zor geçeceğini anlamasa, ne diye bir zamanların başbakanı Tansu Çiller'i Yenikapı Meydanı'na çıkarsın?
Bizim kuşak iyi tanır Tansu Çiller'i...
Annesinin çıkınından çıkan altınlarla açıkladığı servetin sahibi kendisi.

***

Sadece serveti mi?
En çok da 1990'lı yılların faili meçhul cinayetlerinde simge olan meşhur Toros'larla anımsanır.
Devletin içine çöreklenmiş çetelerin, uyuşturucu, kumar gibi bütün yasa dışı işlere bulaşmışlara devlet görevlisi süsü verilerek, bu ülkenin aydınlarını katlettiği dönemdir hanımefendinin yılları.
İstanbul Boğazı'nda talan edildikten sonra çatır çatır yakılan Sait Halim Paşa Yalısı'dır hanımefendinin yılları.
İstanbul Bankası'nın içinin boşaltıldığı, arşivini suların bastığı, geri kalanının da Seka'ya gönderilip iç edildiği dönemdir hanımefendinin yılları.
Susurluk'ta kamyona çarpan Mersedes ile ortaya dökülen lağım kokan, insan kanı kokan dönemdir hanımefendinin yılları.
Büyükşehir Samsun'u yeniden büyükşehir yapmaya çalışan, “Cenab-ı Allah'ı sizlere emanet ediyorum” ve benzeri gaflarıyla siyaset tarihimize geçmiş dönemdir hanımefendinin yılları.
Meydana iki anahtar ile çıkıp, daha sonra vatandaşın cebindeki kuruşun bile gasp edildiği dönemdir hanımefendinin yılları.
Bütün servetini şehit ailelerine bağışlayacağını söyleyen, sonrasında ise sanki “hafıza kaybı” yaşamışcasına tek kuruş verilmeyen dönemdir hanımefendinin yılları.
İşte böyle bir Tansu Çiller'den bile medet umarak onu sahneye çıkaran bir iktidar.

***

Hiçbir soruya yanıt vermeden, millilikten, dayanışmadan söz eden, ancak ABD pasaportu ile hala devletin bütçesinden maaş, koruma alan Tansu Çiller'den bahsediyoruz.
Kim ki onun ipine tutunarak ortaya çıkmışsa sonu hüsran olmuştur.
Türkiye'yi yeniden 90'lı yıllara götürmek bu kadar kolay olmasa gerek.
Ve siyaset de bu kadar ucuz...

***

Türkiye'nin genelinde durum bu kadar vahim bir hal almışken, İzmir'de durum farklı mı sanki?
Elbette hayır...
Mardin'de istenmeyince, İzmir'deki Mardinlilere güvenilerek yeniden milletvekili adayı yapılan iktidarın kadın adayının maceraları biter mi hiç.
Hanımefendimiz seçim bölgesindeki ilçelerin tamamını gezmekten vazgeçmiş, kendisini Karabağlar'a kapatmış. Menderes'te partililer kendisini beklerken, programı iptal ederek “Karabağlar'dan çıkmam” mesajı vermiş.
Kimbilir, belki de gözünü Karabağlar Belediye Başkanlığı'na çevirmiştir...

***

Durun daha bitmedi.
Onca yıl AKP'nin kadın kolları başkanlığını yaptıktan sonra dolgu malzemesi gibi 9. sıradan milletvekili aday listesine yazılan Gözde Keskin partinin kurtarıcısı olmuş.
Diğer adayların özellikle yarımada bölgesinde vatandaşlardan tepki görmesi üzerine, parti yönetimi Keskin'i yarımada bölgesinde görevlendirmiş. Bu özveriye de şapka çıkartılır ancak yarımadada seçim kaybedilirse dilerim fatura Gözde Keskin'e çıkarılmaz...

***

Dönelim başa...
Tansu Çiller'den medet umup, Türkiye'nin eski günlere döneceği korkusuyla seçim kazanmaya çalışanlar, ne genelde ne de yerelde başarılı değiller.
Çok değil, hafta sonunda göreceğiz...