Türkiye, gündem değiştirmekte dünyanın tek örneği olabilir.
Daha tartışılan herhangi bir konu ile ilgili fikir sahibi olayım derken, sabah başka bir gündem ile uyanıyoruz.
Toplum mühendisliği dedikleri de bu.
Daha bir konuda geniş bir fikir oluşmadan, başka bir fikri ortaya atarak toplumu sürekli tartıştırmak.
Bunu yaparken sürekli gerginlik yaratarak toplumu bölmek.
Taraftar grupları oluşturmak, gerçeği bulmak yerine “gerçeğin hiç bir zaman ortaya çıkmamasını” sağlamak...

***

Hal böyle olunca bizim Gökmen kardeşimizle Mediha arkadaşımızın durumu, memleketin “durumuna” göre önümüze geliyor.
Oysa insanların özgürlükleri ellerinden alınmış.
Dört duvar arasında sürekli “neden” diye sorarak zaman kaybediyorlar.
Her ikisi de “dışarıda” olmayı, sevdikleriyle zaman geçirmeyi, gezmeyi, üretmeyi isterken, kaç zamandır yazılmayan “iddianame” yüzünden bekliyor.
Sevdikleri bekliyor, arkadaşları bekliyor.
Her şeyden önemlisi “adalet” bekliyor...

***

İşte böyle zamanlardan birinde, iki tıp öğrencisi köy kahvesinde çay içiyorlarmış.
Tam da o sırada, kahvenin önünden yaşlı bir adam ağır adımlarla iki büklüm vaziyette geçiyormuş.
Öğrenciler, tıp bilgilerine dayanarak yaşlı adamın durumunu değerlendirmiş.
Birinci öğrenci, “Bu adamın kesinlikle bel fıtığı var. İşte bu yüzden hem böyle ağır, hem de böyle bükülerek yürümek zorunda kalmış” demiş.
İkinci öğrenci biraz düşünmüş.
Arkadaşının fikrine katılmadığını söylemiş.
“Bence olsa olsa bu yaşta böyle ağır ve bükülerek yürümesinin nedeni basur olabilir. Baksana ayaklarını da nasıl açarak yürüyor” demiş.
İki öğrenci yaşlı adamı biraz daha incelemişler.
İkisi de ortak bir kanıya varamadıkları için, “En iyisi durumu yaşlı adamın kendisine sormak” diyerek yanına gitmişler.
Öğrencilerden biri, “Amca özür dileriz. Bir konuda arkadaşımla iddialaştık. Senin yardımın gerekli” demiş.
Yaşlı adam şaşkın bakışlarla, “Sorun bakalım benim gibi cahil biri size nasıl yardımcı olacak” diye yanıtlamış.
Öğrenciler, “Amca senin bu ağır, iki büklüm ve bacaklarını açarak yürüyüşün hakkında arkadaşım basur teşhisi koydu, ben ise senin bel fıtığın olduğunu söyledim” demiş.
Yaşlı adam gülmüş.
Tıp öğrencileri, “Amca neden gülüyorsun? Gerçeği söyle de, hangimizin yanıldığını anlayalım” demişler.
Yaşlı adam biraz düşündükten sonra gençlere, “Hepimiz yanıldık evlatlar, hepimiz yanıldık” demiş.
Bu yanıt karşısında daha da meraklanan tıp öğrencisi gençler “Neden?” diye sormuşlar.
Yaşlı adam biraz duraksamış ve gençleri yanıtlamış.
“Ah be çocuklar. Yolda gelirken karnım guruldadı. Gazdır, osurunca geçer diyerek ıkındım. Meğer öyle değilmiş. Biraz fazla ıkınınca altıma kaçırdım. Böyle bacaklarım açık iki büklüm yürümemin tek nedeni altıma kaçırmış olmamdır” demiş...

***

Kıssadan hisse:
Karşıdan gördüğünüz her şey net olmayabilir.
Bilim bu yüzden vardır.
Tartışmak her zaman iyidir.
Mesele ıkınırken fazla zorlamamaktır...