3 gün önce Gezi Parkı olaylarının yıldönümünü andık.
Ağaçlar kesilmesin diye bir grup çevreci gencin başlattığı eylem, polisin bu gençlere yönelik orantısız güç kullanımı sonrasında, Türkiye çapında özgürlük, demokrasi ve adalet mücadelesine dönüşmüştü.
Her yer Taksim, her yer Gezi olmuştu bir anda.
Barışa, huzura hasret kalmış milyonlar kendini adeta savaş alanında bulmuştu.
Gezi Parkı olayları sırasında Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım ve Hasan Ferit Gedik hayatını kaybederken olaylara müdahale eden polislerden Mustafa Sarı da köprüden düşerek hayatını kaybetmişti.
7 canımız giderken, Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) verilerine göre tazyikli su, kısa mesafeli biber gazı atışları ve plastik kurşunlardan dolayı 7 bin 478 kişi de yaralanmıştı.
Günlerce sürdü Gezi eylemleri... Aslında bizi yönetenlere “Gelin, çevresini seven koruyan, adil, demokrasiye bağlı, her türlü özgürlüğe saygılı, ötekileştirilmemiş bir ülke olalım” çağrısıydı. Maalesef duyan olmadı.
O gün, o çağrı yanıt bulsaydı, kimbilir, belki bugün daha huzurlu bir ülkede yaşıyor olacaktık.
Gezi'de sadece insanlar değildi zarar gören.
Hayvan Hakları İnisiyatifi’nden veteriner hekim Tolga Yazıcı’nın 4 yıl önce verdiği bilgiye göre, Taksim'de 17 günde biber gazından 8 köpek, 63 kedi, bin 28 kuş ölmüştü. Tabii bu sadece Taksim'de tespit edilebilen rakamlardı. Yaralanan hayvanların ise sayısı bilinmiyordu.
İnsan elinden çıkan biber gazları ile yaralanan, suçu, günahı olmayan hayvanlara yine insanlar sahip çıktı.
Şöyle bir zihninizi yoklayın.
Biber gazı yüzünden gözlerini açamayacak hale gelen sokak köpeğine ellerinde su şişeleri ile yardıma koşanları, nazikçe köpeğin gözlerini silen güzel insanların fotoğraflarını hatırlayın.
Taksim Gezi Parkı'nda doğan ve olaylar sırasında patisinden yaralanan mini minnacık bir yavru kedi vardı bir de...
Her hikaye kötü bitecek değil ya; o miniğin adını Gezi koydular.
Sahiplenilen Gezi şimdi 4 yaşında, sağlıklı ve mutlu bir kedicik.
* * *
Gezi eylemleri, çevre için başlayan bir mücadele idi. Bugün Gezi Parkı'nın ağaçları, bakımsızlıktan kuruyor. Gezi'nin yeşilini soldurmak için birilerinin çabası; sessiz sedasız sürüyor.
5 Haziran'da da Dünya Çevre Günü kutlanacak.
Bizim ülkede hemen her özel günde olduğu gibi; bugün de çevre açısından kutlama yapılacak bir noktada değiliz maalesef.
Bir yanda yanlış yerlere yapıldığı için yarardan çok zarar getiren RES'ler, HES'ler, balık çiftlikleri...
Diğer yanda; gelişmiş ülkelerin dönmemek üzere terk ettiği nükleer santrallere olan anlaşılmaz inadımız... Kömür karası enerji politikalarımızla kirlettiğimiz denizlerimiz, ağaçlarımız, sağlığını bozduğumuz insanlarımız.
Zeytin ağaçlarının kökünü kurutmaya yeminli bir yasa tasarısı; yıllardır getirilsin diye uğraşılıyor.
Başka bir tarafta beton sevgimiz... Oteller, rezidanslar, siteler için kıydığımız ağaçlar, ormanlar...
Su politikamız deseniz; Türkiye'deki çölleşme tehdidi her geçen gün katlanarak sürüyor.
Çevrenin bir parçası olan hayvanlarımız kendilerine doğal yaşam alanı bulamıyor. Yer bulanlar; bozulan ekosistem nedeniyle yeterli besine ulaşamıyor.
Şimdi gel de, Çevre Günü kutla bu koşullarda.