Birçok kurum ve kuruluşlar girişimcilik alanında yarışmalar yapıyor, bankalar girişimcilere mikro finansman destekleri veriyor, üniversiteler teknoloji transfer ofisleri ile girişimlerin faaliyetlerini gerçekleştirebileceği bir ortam sunuyor.
Tüm bunların yanında devlet, gerek tekno-girişim destekleri ile gerek melek yatırımcılık ile gerekse TÜBİTAK programları ile girişimciliği desteklemeye çalışıyor.
Bir ülkenin ekonomisini değerlendirirken kullanılan en önemli istatistiklerden biri de işsizlik. Bu oran ülkemizde yüzde 12 civarında. İşsizlik ve istihdam probleminin çözümünde ise kamu ya da özel sektör bulunmakta.
Günümüzde kamunun bu çözümün parçası olamayacağı bakış açısı yerleşmiş, ilgi özel sektöre yönelmiş durumda.
Özel sektör açısından ise büyük ve köklü şirketlerin istihdama fazla katkı sağlayamadığını söyleyebiliriz.
Tüm bu bilgileri alt alta yazdığımızda yeni girişimcilerin pazara girmesi hem ekonominin hareketliliği hem de istihdamın artırılması için şart.
Dünyanın en büyük girişimcilik vakfı olan Kaufmann Vakfı’nın 2016 yılında yayınlamış olduğu raporuna göre ABD’de her yıl ortalama 400 bin yeni girişim ortaya çıkmakta ve ortalama 5.2 kişi bünyesinde çalışmakta.
Ve bu girişimler başlangıçta ortalama 5.2 kişi ile faaliyete geçmiş olup, 5 yıl sonunda ortalama 9.2 kişiye ulaştıkları görülmekte.
TÜRKİYE'DE DURUM
Global Entrepreneurship Monitor raporuna göre Türkiye üç grup arasından içinde Brezilya, Rusya ve Çin’in de bulunduğu ikinci gruba dahil edilmiş.
Bu grupta bulunan 24 ülkedeki “olgun girişimci oranı” yüzde 6,7 iken Türkiye’de bu oran yüzde 3,7, toplam girişimci oranında ise grup ortalaması yüzde 11,7 iken Türkiye’de yüzde 8,6. Tüm bu oranlar göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’nin yüzde 11,7’ye gelebilmesi için 800 binin üzerinde yeni girişimci yetiştirmesi gerekmekte.
Peki Türkiye’de girişimci yetiştirmek için gerekli olan iklim mevcut mu?
Ülkelerde girişimcilik düzeyini belirlemekte genel olarak belli başlı unsurlar bulunmakta.
Teşvik sistemi, vergi oranları, muafiyetler, hukuk sistemi, yetenek ve bilgi havuzu, eğitim sistemi, fiziksel altyapı, kültürel yapı ve sosyal algı, bankalar, piyasalar, finansman kaynakları.
Sorunun cevabını size bırakıyorum.