İnci Ongun - Firma yetkilisi Harun Erol’un konuşmasına izin verilmeyen toplantıda köylüler, “Jeotermal istemiyoruz, tarım istiyoruz” sloganları attı. Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin ve köy muhtarı da JES projelerine karşı kararlı duruşlarını dile getirdi.
İzmir'in Seferihisar ilçesine bağlı Gölcük Köyü'nde jeotermal aramalarıyla ilgili köy meydanında yapılan toplantı gergin anlara sahne oldu. Köylüler, açıklama yapmak isteyen HBTM Enerji Tarım İnşaat Şirketi Genel Müdürü Harun Erol’u protesto ederek konuşmasına izin vermedi. Protestocular, “Size burayı yedirmeyeceğiz, jeotermal istemiyoruz, biz tarım istiyoruz, üretim istiyoruz, tarımın devam etmesini istiyoruz, zeytinimizi istiyoruz” yazılı dövizler taşıyarak sloganlar attı.
Gölcük’e JES projesi istemiyoruz
Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin, Gölcük’ün doğasını tehdit edecek hiçbir girişime izin vermeyeceklerini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Bugün burada köy halkıyla, üreticilerimizle, çiftçilerimizle bir araya geldik ve güçlü bir ifadeyle sesleniyoruz: Bu köyde, bu civarda JES projesini istemiyoruz. Seferihisar Belediyesi olarak planladığımız her proje doğayla uyumlu, yerel yaşamı ve tarımı destekleyen bir anlayışa sahiptir. Seferihisar’ın geleceğini inşa ederken toprağımızı, suyumuzu, havamızı hep birlikte koruyacağız. Bu köyde toprağı kurutacak, suyu kirletecek hiçbir projeye şimdiye kadar onay vermedik. Bu saatten sonra da vermeyeceğiz. Kimse Seferihisar’ın dağlarını, ovalarını, bağlarını gözden çıkarılmış sanmasın.”
Yetişkin ayrıca, yeni çıkarılmak istenen “süper izin” yasasına da tepki göstererek şunları söyledi:
“Şimdi bir de ‘süper izin’ diye bir yasa çıkartılıyor. Ne ÇED tanıyor ne imar. Her şeyi baypas edip istediklerini yapabilecekler. Bu, tüm ülkenin doğasını yok etmek için uydurulmuş bir kılıftır. Eskiden doğa tahribatıyla ilgili bir proje yapılırken ÇED raporu almak gerekirdi. Şimdi bu süper izinle hiçbir şekilde ÇED raporu olmadan devam edilebilecek. Yani bizim hiçbir söz hakkımız kalmayacak. Daha önce bu tür projelerde mahkemelere başvuruyorduk, bazılarını iptal ettirebiliyorduk. Süreç uzasa da mücadele edebiliyorduk. Ama bu süper izinle artık bu da mümkün olmayacak. Bu, tamamen bir ‘çökme projesi’dir. Gölcük’e JES istemiyoruz. Köylülerimizle, üreticilerimizle, çocuklarımızla el ele vererek Gölcük’ü koruyacağız. Orhanlı’da nasıl izin vermediysek burada da aynı şekilde izin vermeyeceğiz. Bugün burada topraklarımız umudun ve direnişin en güzel göstergesidir. Bu birlik ve kararlılık oldukça hiçbir güç irademizin önünde duramayacaktır. Doğamızla barışık bir gelecek için Gölcük Köyü adına mücadelemize devam edeceğiz. Hepinize gönülden teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız, iyi ki bizimlesiniz.”
“Toprağımızı koruyacağız”
Gölcük Muhtarı Oktay Sezer ise köyün geçmişine ve doğal üretimine vurgu yaparak şunları söyledi:
“Ben bu köyün eskilerindenim, 1972 doğumluyum. Gıdayı da severim, zaten kilomdan belli oluyor. Çocukluğumuzda doğal, ilaçsız domates yerdik. Üzümlere sadece kükürt atılırdı. Oğucuk’ta çocukken tütün diktik, 1976-78 yıllarında bu işle uğraştık. Bardacık inciri o zamanlar bizim buralarda fazla yoktu ama başka yerlerde vardı. Şimdi bizim köye de geldi. Geçenlerde bardacık incirinin kabuğunu soyarken çocukluğumdan kalan o kokuyu aldım. O koku hâlâ burnumda, kırk beş yıldır. 1990’lardan sonra doğada bir yıpranma başladı, özellikle insan eliyle. Biz doğayı bozuyor, kendimize zarar veriyoruz. Bir iş yapılırken öncelikle sağlığa dikkat edilmeli ama sağlık sadece insan sağlığı değildir. Sağlık atmosferden başlar, toprağa iner. Topraktaki canlılar, hayvanlar, meyveler sağlıklı olmalı. Gölcük’ün doğasını tehdit edecek hiçbir girişime izin vermeyeceğiz. Bugün burada köy halkıyla, üreticilerimizle, çiftçilerimizle bir araya geldik ve güçlü bir ifadeyle sesleniyoruz: Bu köyde, bu civarda JES projesi istemiyoruz.”
Harun Erol: “Anlatmaya hazırım”
Protestolar nedeniyle konuşmasına sık sık ara vermek zorunda kalan HBTM Enerji Tarım İnşaat Şirketi Genel Müdürü Harun Erol ise şöyle konuştu:
“Güzel insanlar, duyarlı insanlar, merhaba. Benim adım Harun Erol. Sizlerle tanışmak ve bazı konularda bilgi paylaşmak istiyorum. Muhatap kişi olarak sorumluluğumu ve görevimi layıkıyla yerine getirmeye çalışacağım. Öncelikle belirtmeliyim ki ben bir Kanadalı firmanın yetkilisi değilim. Burasını Kaz Dağları’na çevirmeyeceğiz, Aydın’daki maden sahalarına benzetmeyeceğiz. Ben de bu toprakların bir evladı olarak buradayım. Türkiye Cumhuriyeti kimliğini taşıyan, onurlu bir Atatürk devrimcisi olarak karşınızdayım. Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri Hava Komutanlığı’ndan bir gaziyim. Bunun ne anlama geldiğini bilen biri olarak buradayım. Çok detaya girmeyeceğim ama isteyen olursa ayrıntılı bilgi vermeye hazırım. Çünkü bu ülke bizim. Bu coğrafya doğasıyla, suyuyla, havasıyla bizim. Dolayısıyla daha fazlasını öğrenmek isteyen olursa anlatmaya hazırım.”
Erol konuşmasını tamamlayamadan kürsüden ayrılmak zorunda kaldı.