Geçtiğimiz aylarda Kuşadası KUAKMER’deki söyleşimin başlığı “Şiirin, Yazının, Haberin Peşinde 57 Yıl” idi. Aslında 60 yıl da diyebilirmişim. Neden mi? İlk yazım 1962 Temmuz’unda Ceyhan’da İleri adlı bir gazetede çıkmıştı. Sonrasında Gaziantep, Urfa yerel gazetelerinde  gençliğimin, acemiliğimin  yazılarıyla nice heyecanlarımı sergilemiştim!

TRT’den emekli olduktan sonra gazetede yazmanın tadını çıkarmaya başladım. 9 Eylül Gazetesi köşe yazıları bağlamında oldukça varsıl bir gazete. Haziran 2016’dan bu yana 9 Eylül’de “köşem”e çekildim (!) ama  her Çarşamba’nın da tadını çıkarıyorum.

Sağlığım elverdikçe, elim kalem tuttukça, bilgisayar tuşlarına basma gücüm sürdükçe, düşüncem, düşüm,  imgelem dünyam yettikçe  yazma eylemimi elbette sürdüreceğim.           

                                                  ***

İzmir’e atandığım 1977 yılından,  emekli olduğum 2008’e dek bir çoğuyla birlikte çalıştığımız gazeteci, yazar dostlarla bu gazetede yine birlikte olmak,  yazı yazmak beni gönendiriyor.

Ünal Tümin, Suat Çağlayan, Okan Yüksel, Ahmet Kadıbeşegil, Cengiz Güven, Haluk Işık, Atilla Köprülüoğlu, Vecdi Sayar, Sadık Uçar, Macit Sefiloğlu, Ülgen Zeki Ok,  Saadet Erciyas, Ahmet Aydın Akansu, Baha Sadık Akıner… bu yazarların dışında sıklıkla olmasa da tarihsel, siyasal, kültürel konuları da içeren yazılar, yazı dizileri de kaleme alan çok sayıda gazeteci, yazar dostumu da ilgiyle beğeniyle izliyorum.    

                                                       ***

 Peki ya Orhan Baykal’ı unuttum mu?  Ne mümkün?

     Saygıyla, sevgiyle, içtenlikle, gönüldeşlikle 42 yıldır sarsılmadan süren bir dostluğun adresidir sevgili Orhan.

     TRT’de hem  çalışma arkadaşım, dostum hem Haber Müdürüm olarak telaşlı, heyecanlı yılları paylaştık. Darılmadan, küsmeden, kırılmadan, kırmadan…

     Emeklilik sonrası da ortak dostlarımızla  bugüne dek yaşamın anlamlı, aydınlanmacı, özenli yolculuğunu sürdürüyoruz.

                                                       ***

     Neden Orhan Baykal? Çünkü bugün onun günü… 

     Bahri Karaduman, Yunus Bekir Yurdakul, Osman Akbaşak, Muhittin Bilgin, Eşref Karadağ, Ferhat İşlek, Hayri Oğuz, Gülşen Ersan, Zübeyde Fırat’la birlikte yıllardır yürüttüğümüz Vefa İstasyonu’nun konuğu bu akşam Orhan Baykal.

     1973’ten bu yana gazeteciliği, haberciliği, yöneticiliği, dernek çalışmaları, yazarlığı, saygın ve seçkin kişiliği ile sevilen, saygı duyulan bir insandır Baykal.

     TRT’deki yoğun habercilik yılları içinde  yaşadıklarını, duyduklarını, anılarını önce  DONSUZ GECELER SAYIN SEYİRCİLER (Etki Y.20109 adlı kitapta topladı. Daha sonra da eski dostu Uğur Dündar’la YALANDAN KİM ÖLMÜŞ (Bilgi Y.2013)

kitabını birlikte okurların beğenisine sundular. Bu yapıtın 30 baskı yaptığını da biliyorum.

                                                        ***

     Evet bu akşam saat 18’de Çiğli belediyesi Fakir Baykurt Salonunda sevgili Orhan Baykal’ı ağırlayacağız. Bu etkinliğin genel sunumunu Bekir Yurdakul yapacak. Haberimizin   genel başlığı “Haberin Ardında Biriken Bir Hayat.” 

     Oturumun yönlendiriciliğini de ben üstlendim. Konu başlığımız  “Eğip Bükmeden Kırıp  Dökmeden Haber Yapmak.”

     Baykal’la ilgili yazın yaşamını, gazeteciliğini, anılarını iki  gazeteci-yazar dostumuz Atilla Köprülüoğlu, Gökmen Ulu ve şair-yazar  Mehmet Sadık Kırımlı paylaşacaklar.

     Vefa İstasyonu’nun kamera çekimlerini, kurgu çalışmalarını  özveriyle yapan iki dostum Osman Akbaşak’ı, Ferhat İşlek’i de  anmadan, alkışlamadan geçemem.

     Hoş geldin Orhan Baykal…