“Ağaçların bilgesi, zeytindir kuşkusuz. En çelimsizi bile kendini kabul ettiren bir ağırbaşlılık, bir suskunluk içinde. Yaşlarını bilen yok! Roma’nın , Bizans’ın izlerini taşıyor bazıları. Zamanlar geçmiş, sahipler değişmiş ama onlar kendi ölümsüzlüklerinde.” (M. Başaran)

1 Mart’ta bir yönetmelik değişikliği yapıldı, zeytinlikler maden ve enerji lobilerine açıldı!

Herkesin anlayacağı dilde binlerce zeytin ağacı, kömüre feda edildi.  Böylesi bir ekonomik değerimizin yok edilmesi ne anlam taşır ki? Oysa dünyadaki zeytinlik alanların yüzde 8.3’ü ülkemizde. Türkiye, zeytin üretiminde en yüksek paya sahip 5 ülkeden biri. O zeytin asırlardır bizi beslemedi mi?

Zeytin hayattır, hayat arkadaşıdır! Yeniden yaşam gücünün simgesidir. Çünkü "kendi köklerinden yeni filizler çıkararak kendisini yeniden doğurur" derler. "Zeytin ağacı öyle mucizevi ki; bin 500 yıllık olan bile meyve veriyor. Meyvesi, yağı, hatta yaprağı bile paha biçilmez. Anadolu’nun Ege kıyılarını ziyaret eden Homeros bir gün zeytin ağaçlarının altında dinlenir ve yaslandığı bir ağaç Homeros'un kulağına fısıldar: 'Herkese aitim ve kimseye ait değilim. Siz gelmeden öncede buradaydım, siz gittikten sonrada burada olacağım.'

O, Akdeniz güzeli zeytin için Yunanların şöyle bir sözü de vardır: Zeytin ağacı ustasına der ki; Bana iyi bak, seni besleyeyim. Bana su ver, seni zenginleştireyim...”

***

"Ne zaman yaşlı, gövdesi yıpranmış, savaşlara, sellere, zamana direnmiş bir zeytin ağacı gördüyseniz" durun saygıyla önlerinde. Düşünün, nelere tanıklık ettiler? Ben her karşılaştığım zeytin ağacını Nâzım Baba'nın dizeleriyle selamlamaya çalışırım; “Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,/ yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,/ hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,/ ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanı ağır bastığından.”

(Ölümsüz ağacı ve sonsuz hayatı, bu kadar güzel anlatan söz dize var mıdır acaba, ne dersiniz?)

***

Milas, Muğla’nın şirin ilçesi. Kadimdir!  Karya uygarlığından beri zeytincilik ve zeytinyağı üreticiliği üretiminde öncüdür Milas. 3200 yıllık zeytin ağacı buradadır! (Yıllık ortalama 100 bin ton hasadı yapılır bölgede). Milas’ın zeytinyağı, AB coğrafi işaretli tek zeytinyağıdır. Bakın 1979’dan beri köyleri Sekköy, Hüsamlar, Karacaağaç, Çakıralan ve İkizköy’ün  yüzbinlerce zeytin ağacı madenlere, termik santrallara feda edildi.  Bölge halkı direniyor: “Kimliğimiz bellidir. Memleketi hanesinde zeytin diyarı yazar.”

Milas’ta bir miting yapıldı hafta sonu. Doğanın sermayeye peşkeşine, talanına isyan, sloganlarla dillendirildi. Söke’den, Bodrum’dan, Denizli’den, İzmir’den doğa savunucuları Milaslılar’a desteğe koştu. “Topraklarımızı aldılar. Artık yeter!”, “Bizim kökümüz var. Paranız kökümüzü satın alamaz!”, “Zeytin için adalet!”, “Akbelen için adalet!”, “Akbelen ormanını vermeyeceğiz!” diye haykıran İkizköylü Neclalar’ı, Yatağan, Yeniköy, Kemerköy termik santrallarının kapatılması için yıllardır mücadele eden Milaslılar’ı yalnız bırakmadılar. Birlikte savundular zeytini. Mitinge katılanlar, CHP’li Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat’ı, konuşması sırasında “Müteahhit Ağaoğlu’na inşaat ruhsatı verdiği ve Akbelen ormanını kesmek isteyen bir holdingle zeytin festivali düzenlediği” gerekçesiyle sırtlarını dönerek düdüklerle protesto etti.

***

Binlerce yıl bu topraklara hayat vermiş mirasımız, bugünden de yarına zeytin’i gözümüz koruyalım. Zeytin herkes için hayattır... Yaşam gücünün simgesidir zeytin! Dünya zeytinle yaşar! “Zeytin ağacını koruyanın hayatı zeytin taneleri kadar bereketli, zeytin ağacı kadar uzun, zeytinyağı kadar sağlıklı olsun!”

Cumhuriyet döneminde adına koruma yasası çıkartılan ilk tarım ürünü zeytinlikler, madencilik faaliyetlerine açılmamalı! Yönetmelik acilen iptal edilmeli! Bir kez, bin kez daha; “Havama, suyuma, zeytinime dokunma!”