Hava kararmak üzereydi.

Aracına binip hızla yola çıktı.

Sakin olmalıydı, değildi.

Kalbi hızla atıyordu...

Bir ihanetin en çekici yanı,

İnsanda yarattığı heyecan,

Onun artırdığı adrenalin

Diye geçirdi içinden...

Ara sokaklardan geçti.

Gideceği yeri biliyordu.

Hatta ezberindeydi.

Bir sokak kala park etti...

Hızla çıktı merdivenleri.

Zile aynı hızda dokundu.

Kapı açılır açılmaz,

Yine hızla girdi içeriye...

Uyanıktı...

Övünürdü bu özelliğiyle.

Yine başarmıştı işte,

Tereyağından kıl çeker gibi...

Birkaç saat sonrasıydı.

Keyfine diyecek yoktu.

Sigarasından çekti,

Koltuğa daha rahat oturdu...

O sırada çalan kapının,

Felaketin habercisi olduğunu,

Açtığında anlayabildi.

Gelenler polisti...

Gerekçelerini duyduğunda

Daha da şaşırdı.

Evde teröristler var diye,

İhbar üzerine gelmişlerdi...

Kendini tanıttı, kasılarak.

İhbar yanlış dedi.

Dinletemedi bir türlü.

Yaka paça karakoldaydı...

Saatler sonra çıkarken,

Aklında aynı soru vardı.

Kim, ne için yapardı,

Böylesine kötü bir şakayı...

Deniz kenarına oturdu,

Düşündükçe geriliyordu.

Ilık rüzgar her şeyi anlattı.

Bu bir intikamdı...

Ne ihanet edeni söyleyebilir,

Ne de inkar edebilirdi...

Sadece içinden,

Ne kindarmışsın” dedi...

Böyle geçti haftalar,

İhanet ve adrenalin arasında...

Sonuç mu?

Herkes biliyor, bana ne...

Kıssadan hisse,

Çok bildim demeyeceksin.

Biliyorsan yakalanmayacaksın.

Yakalanırsan geri dönmeyeceksin.

Dönersen, faturayı ödeyeceksin...