Halk oylaması sonuçlarının YSK tarafından açıklanmasından sonra iki yılı biraz aşan süreç de başlamış oldu.
1 Mayıs'ı emekçiler alanlarda kutlarken, özellikle iktidar partisi de “salonlarda” gelecek iki yılı planlamaya başladı.
Bugün 2 Mayıs...
AKP'nin dünkü MYK toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın partiye yeniden kaydı ete kemiğe büründü.
Muhtemelen de bugün yapılacak meclis grup toplantısıyla kesinleşecek.
Bundan sonraki ilk tarih 21 Mayıs...
18 günlük arada, AKP'nin yeni MYK'sı ile gelecek iki yılını aşağı yukarı öğreneceğiz.
***
21 Mayıs, AKP'de “lider” olarak Erdoğan'ın “dönüşü” ile birlikte “emanetçilerin de” ne olacağını gösterecek.
Başbakan Binali Yıldırım, seçim bölgesi İzmir'de halk oylamasında “istediği sonucu” elde edemediği için yoluna “devam” mı edecek, yoksa “dinlenmeye” mi alınacak belli olacak.
Eğer Başbakanlık Binali Yıldırım'dan alınacak ise muhtemel Başbakan adayım Berat Albayrak'tır. Çünkü Erdoğan'ın önümüzdeki iki yıllık süreçte “tam güvenebileceği” tek isim “damadından” başka bir isim olamaz...
Ve bu gelişme, büyük ihtimalle “dinlenecek” olan Binali Yıldırım'ı da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı yapacaktır.
Ben, bu gelişmelerin içinde “kabine değişikliği” bekleyenlerdenim.
Ve bu değişiklikte, daha önce yaşadığımız gibi, “MHP kökenli iki ya da üç ismin” yer almasının sürpriz olmayacağı düşüncesindeyim.
Böylece Erdoğan'ın yeni kabinesi “sorumluluğu paylaşarak” Mart 2018'e çekilecek bir yerel seçim için önemli mesafe almayı başarabilir.
Bu arada, MHP ile TBMM'de sağlanacak “ortaklık” sayesinde, 2 binin üzerindeki uyum yasası ile MHP'nin genel seçimlerde “barajın altında kalmasını engelleyecek” yüzde 5'lik seçim barajını da kolayca meclisten geçirebilir...
***
AKP parti yönetimi, bakanlar kurulu ve meclisteki değişimi gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan için artık “iki yıllık sürecin ana yolları” tamamlanmış olacaktır.
Geriye, yerel seçimleri “bir yıl önceye çekmek” kalacak ki, bu da çok kolayca mecliste kabul edilecektir.
Bence Erdoğan, “sekiz ay arayla iki seçimi” göze almayacaktır.
Normal sürecinde yapılacak yerel seçimde alınacak “mağlubiyet” sekiz ay sonrasındaki genel seçim ve başkanlık seçimini de “tehlikeye” sokar.
Bu yüzden bir yıl öncesine alınan yerel seçimlerin sonuçları, an azından 20 ay gibi bir süre içinde “onarılabilir” ve 2019 Kasım'ına hazırlanılabilir.
***
İki yıllık bu sürecin en önemli aktörü hiç kuşkusuz “OHAL”dir.
OHAL'e dayanılarak çıkarılan Kanun Hükmündeki Kararnameler, Anayasa Mahkemesi'nin “denetleyemem” demesiyle artık “her şeyi içerebilir” hale gelmiştir.
Dün kış lastiğini düzenleyen, bugün televizyon programlarına ayar veren KHK'ların, sessiz kalınıp “normalleştirilmesiyle” yarın “muhalif avına” dönüşmesi kaçınılmazdır.
Zaten devletin bütün kurum ve kuruluşları “iktidar partisinin” elindedir. Halk oylamasında ortaya çıkan “gerçek sonuç” iktidar için korku bulutudur.
Devletin “bütün olanaklarının kullanıldığı” halk oylamasında vatandaşın koyduğu tavır, aynı zamanda “hesaplaşmanın” da keskin olacağının göstergesidir.

İktidarın iki yıllık planı, devletin iki yıllık planından ayrı düşünülemez.
Elimizde kala kala “muhalefet” kalıyor. Bunun da en büyük iki siyasi temsilcisi hiç şüphesiz CHP ve HDP.
Toplumsal muhalefeti “ayrıştırmadan ortak payda etrafında toplayarak” halk oylamasındaki tavrı daha ete kemiğe büründürürlerse, Türkiye önümüzdeki iki yıl “daha sağlıklı siyasi gündem” yaratabilir.
Aksi gayet net.
Recep Tayyip Erdoğan hem Başbakan, hem Cumhurbaşkanı, hem Başkomutan, hem vekil ve belediye başkan belirleyicisi olarak Kasım 2019 zaferini iki yıl öncesinden ilan eder.
O zaman “muhalefete” bile gerek kalmaz...