Bir hafta önce 29 Ekim'de Cumhuriyet Bayramımızın 102. yılını yere, göğe, dağlara, taşlarla altın harflerle yazarak kutladık.

Peki Cumhuriyet nedir?

Ulusun egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı devlet biçimidir. İşte, Bizim Türkiye Cumhuriyetimiz bunun en büyük örneğidir.

Peki kim kurdu?

Tabii ki, büyük kurtarıcımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk kurdu ve onu anlı-şanlı Türk Milleti’nin gençlerine şu sözleri ile emanet etti: "Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek sizsiniz"

Büyük Atatürk'ü 87 yıl önce emsali görülmemiş törenlerle 10 Kasım 1938 günü ebedi istirahatgahına uğurladık.

Ben o gün tam 67 günlüktüm. Yüzünü görmedim, ama ailemin ve büyük Türk Milletinin gözyaşları arasında benim bebek sesim Yüce Atatürk'e yükselen bağlılık andı içinde yer aldı.

Bugün çocuklarım ve torunlarıma bu anektodla Atatürk'ü anlatırken O'nun şu sözünü tekrarlarım:

"Beni görmek demek ille yüzümü görmek değildir. Benim düşüncelerimi, benim duygularımı anlıyorsanız bu yeter."

***

Evet Kurtarıcımız, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü üç gün sonra 10 Kasım Pazartesi günü saat 9'u 5 geçe her geçen yıldan daha çok hasret ve minnetle anacağız.

O dakikada sirenler çalarken başta Anıtkabir olmak üzere yurtiçinde ve dışında büyük ulusumuzun simgesi ay- yıldızlı bayrağımız Atasına saygı için yarıya indirilecektir.

İşte o anda herkes ülkemizdeki tüm siyasi, ekonomik ve milli birlik duygularımızı gözden geçirip ya öz güvenini tazeleyecek ya da 'Ben nerede yanlış yaptım?' diyecektir.

Kısacası vatanını, milletini seven pek çok düşünür ve yazarın da söylediği gibi, "On Kasımlar Atatürk'e Hesap verme günleri" olmalıdır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün üstüne basa basa söylediği gibi "Kuvvet birdir ve o milletindir"...

Evet, hepimiz On Kasımları "Atatürk'e Hesap Verme Günleri" olarak takvimlere yazıp öyle o güne kendimizi hazırlamalıyız.

Üstelik muhtaç olduğumuz kudret ve kuvvet asil kanımızda mevcuttur değil mi?

***

Atatürk'e hesap verme günümüz olmasını dilediğimiz 10 Kasım'a 3 gün kala, TBMM çatısı altında neler oluyor, neler konuşuluyor? Görüyor ve biliyoruz!

İşte onun da hesabını sandık başına giderken kirlenmemiş oylarımızla vermeliyiz.

Aksi halde Atatürk'e borçlu olduğumuz Cumhuriyetimiz için sözümüzde durmamış oluruz.

On Kasım'ı Atamıza "hesap verme günü" olarak seçtiğim yukarıdaki başlığımıza sporcularımızın da çok önem vermelerini diliyorum. Son günlerde spora sızan bahis çeteleri hepimizi kara kara düşüncelere sevk etti.

Söyleyecek o kadar söz var ki, ben yine bu konuda Atatürk'ümüzün spor ve sporcularımız için veciz sözlerini hatırlatmak isterim:

"Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severi" sözü, O'nun sporculardan beklediği erdemleri özetlemeye yeter de artar bile!

Tüm okurlarımla gelecek hafta bugünde, bu sütunumda buluşma dileklerimle sevgi ve selamlarımı sunarım.