İklim krizi diğer bir adıyla küresel ısınma daha anlaşılır haliyle yaşadığımız gezegen dünyanın aşırı ısınması sonucu büyük sel felaketleri, hortumlar, günlerce söndürülemeyen orman yangınları ve kuraklıklığın artmasına neden oluyor.

Halk arasında “Birlikten kuvvet doğar” sözü hem ülkemizin, hem de dünya ülkelerinin yaşadığı iklim krizi karşısında atılması gereken önemli bir adımdır. Özellikle son 10 yılda dünyada yaşanan doğal felaketler bunu açıkça gösteriyor. Çok iyi hatırlıyorum 2013 yılında 257 bilim insanının görev aldığı Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporunda “Küresel Isınma çok ciddi boyutlara ulaştı. Dünyanın yağış alan bölgelerinde aşırı yağışlarla büyük can kayıpları, kurak bölgelerinde ise daha yoğun kuraklık görülerek bitki ve yaban hayvanlarının nesilleri tükenebilir” açıklaması bir bir gerçeğe dönüştü. Bu açıklamadan bir yıl sonra Filipinler’de 2 bin 200 kişi hayatınını kaybederek tarihin en büyük sel felaketi olarak kayıtlara geçti. Arkasından Çin’de 25 kişi, İtalya’nın Sardunya Adası’nda 14 ölü, Karadeniz’de 97 kişi hayatını kaybetti ve hala pek çok ülkede yaşanıyor.

Havayı Kirletiyor.

BİLMEYEN MİLYONLARCA İNSAN VAR

Küresel ısınma veya iklim krizinin ne demek olduğunu bilmeyen maalesef milyonlarca insan var. Bilim insanlarının yeryüzünde hava, kara ve denizlerdeki sıcaklık ölçümlerinde dünyanın normalin üzerinde ısınmasına küresel ısınma veya iklim krizi deniyor. Ben de gençlere anlatırken daha iyi anlamaları için dünyanın ateşli hastalığa tutulduğunu anlatıyorum. Ateşlenen insan halsiz olur ölü gibi yatar. Ayağa kalması için doktorlar ilaç verir, iyileşmesi için yapması gerekenler tavsiye edilir. Gezegenimiz dünyanın da yaşadığı bu. Bilim insanları küresel ısınmanın yüzde 98 insan kaynaklı olduğunu belirtiyorlar. Aşırı nüfus artışı, ormanların, doğal naynakların yokedilmesi küresel ısınmayı tetikleyen en büyük etken. Dünya’da yüzde 83 elektrik üretimi kömür santrallerinden yapılıyor ve 36 milyar ton karbondioksit gazının atmosfere salınması dünyanın ısınmasına neden oluyor. Türkiye dünyada en fazla kömür tüketen ülkeler Hindistan, Çin, Rusya, 4’ncü sırada Türkiye geliyor. Karbondioksit gazının yokeden ormanların yok edilmesi insanın kendi kendine verdiği en büyük zarar. ABD'deki Yale Üniversitesi bilim insanlarının araştırmasına ğöre dünyada her yıl yaklaşık 15 milyar ağaç, tarım arazisi açma, kötü orman yönetimi, yangınlar gibi nedenlerle yok ediliyor. Ormanlardaki azalma, iklim ve insan sağlığı üzerinde ciddi etkiler yaratıyor.

Iklim Krizine Karşı Güçbirliği

TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK SİVİL KURULUŞLARI

Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe), TEMA (Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı), WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Greenpeace Türkiye, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, ClientEarth Doğa Derneği, Hukuk Doğa ve Toplum Vakfı (HUDOTO), İklim Değişikliği Politika ve Araştırmalar Derneği (İDPAD), İklim için 350 Derneği (350 Türkiye), Mekanda Adalet Derneği (MAD), Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), Temiz Hava Hakkı Derneği (THHD), Türetim Ekonomisi Derneği, Yeşil Düşünce Derneği, iklim kriziyle mücadelede bilime dayalı gerçekçi hedeflerin ve ulusal politikaların geliştirilmesine katkı sağlamayı amaçlıyor. 15 sivil toplum kuruluşunu kapsayan İklim Ağı, enerji dönüşümü ve ekosistem bütünlüğünün sağlanması gibi kritik alanlarda somut adımlar talep ediyor. İklim değişikliğiyle mücadelenin sadece bir doğa koruma meselesi olmadığını, aynı zamanda sosyoekonomik bir dönüşüm gerektirdiğini vurgulayan İklim Ağı üyeleri, sera gazı salımlarının bugünden başlayarak azaltımını öngören iklim hedeflerinin belirlenmesi gerektiğini ifade ediyor. Elektrik üretiminde kömürden çıkışı ve adil bir enerji geçişini sağlayacak politikaların hayata geçirilmesi ve doğal alanların korunmasına yönelik etkin tedbirlerin ortaya konulması gibi adımların toplum refahını artıracak bir dönüşüm için de kritik olduğunu belirtiyor.

Aşırı Trafik Yoğunluğu Havayı Kirletiyor

HAVA KİRLİLİĞİ ÖLÜMÜ HIZLANDIRIYOR

Kış mevsimini yaşadığımız şu günlerde karbondioksit gazının çok yoğun olduğu fosil yakıllar yani kömür, odun ve petrol çok fazla kullanılıyor, bu da hava kirliliğine neden oluyor. Bunun yanısıra İzmir’de bir milyon 450 bin (1.450.000) kayıtlı motorlu araç var. Günde 400 bin araç trafiğe çıktığında havaya karışan karbondioksit oranını hesaplamak çok zor. Göğüs ve Solunum Hastalıkları Uzmanı Doktorları öncülüğünde kurulan TORAKS Derneği, hava kirliliği nedeniyle Türkiye’de 29 bin insanın hayatını kaybettiğini açıklıdı. Akciğer kanseri riskinin arttığını ifade eden Toraks Derneği yetkilileri, “İzmir'de, Dünya Sağlık Örgütü'nün izin verdiği hava kirliliği düzeyini aşmış iller arasında. Hava kirliliği insan sağlığını tehdit eden bir görünmeyen katildir. Hava kirliliği nedeniyle her yıl kalp hastalığı, felç, akciğer kanseri, astım, KOAH ve zatürre gibi solunum yolu hastalıklar dolayısıyla erken ölümler meydana geliyor. Hava kirliliği sağlık açısından en büyük çevresel risklerden biridir. Kömürlü termik santrallerinin bacalarına filtre takılmalı yada temiz enerji dediğimiz rüzgar, güneş, jeotermal gibi ısıtıcılara acilen geçilmelidir. Bireyler de kişisel olarak soba gibi ev içi kirleticilerden kaçınmalılar”

Ö R N E K T İ R

Haftanın Karikatürü

Ö R N E K T İ R 3

DENİZ ÇÖPLÜK MÜ?

Çevre köşesinin yakın takipçilerinden Perihan Sert, [email protected] mailime bu fotoğrafı ve ekteki yazıyı göndermiş, ben de hem kent yöneticilerine hem de okuyucularıma aktarmak istiyorum; “Ahmet Bey ben sabahları Karşıyaka ve Bostanlı vapur ilkeleleri arasındaki deniz kenarından yürüyüş yapıyorum. Fotoğrafta görüldüğü üzere sorumsuz insanlar yediği içtiği şeylerin çöplerini denize atmışlar. İzmir gibi Karşıyaka gibi medeni bir şehirde bu manzaralar görmek beni üzüyor. Sadece deniz değil, belediyenin yaptığı çok şık parklar, oturma yerleri de çöplük içinde. Bu tür insanları anlamakta güçlük çekiyorum. Zaman zaman ellerinde file kepçeli sopalarla denizden çöpleri çıkaran görevlileri görüyorum, belediyelere de bir şey demek istemiyorum. Ama belediyelerin çöplerin rastgele atılmaması için vatandaşları eğitici, özendirici çalışmalar yapması gerekmiyor mu?. Bir gazetede okumuştum İzmir Büyükşehir Belediyesi derelere, logarlara, denizlere atılan çöplerin temizliğine milyonlarca para harcıyormuş. Yazık değil mi bu kadar çok paralara. Bu parayı vatandaşların bilinçlendirilmesine, özendirecek aktivitelere harcanması daha etkili olmazı mı?. Dilerim daha temiz çevrede yaşadığımız günler yakın olsun. Saygılarımla Perihan Sert