Bir kentin hafızası, onu yoğuran sanatçılarla, edebiyat emekçileriyle, tiyatroya ve yazına adanmış ruhlarla şekillenir. İzmir 2017 yazında, sessiz sedasız bir kayıpla, kıymeti yeterince bilinmemiş bir sanat insanını, Gündüz Badak’ı yitirdi. Onun adı, yalnızca İzmir’in kültür ve sanat tarihine değil, dergilere, tiyatro sahnelerine, edebiyatın ince kıvrımlarına da derin izler bıraktı. Kıymetli Ağabeyim, biricik şairim Refik Durbaş’tan Namık Kemal yıllarına ait Gündüz Badaklı anıları çok dinlemiştim. Şimdi bu hatıralar sadece sonsuzluktan yansıyor. Değerli Gündüz Badak’ı, Kıymetli Refik Durbaş’ı, Edebiyatın Güzel İzmir’inden anıyor, sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Gündüz Badak İzmir’de unutulmamalıdır!

Gündüz Badak, İzmir’de doğup büyüyen bir yazar ve tiyatro oyun yazarıydı. (1940) Edebiyata olan tutkusu lise yıllarında başladı ve bu tutkuyla Şair Refik Durbaş ile birlikte Evrim dergisini çıkardı. Dergicilik onun için yalnızca bir yayın süreci değil, sanatın, düşüncenin, kentin belleğini oluşturmanın gayretiydi. Yeni Sanat ve Ekspres Sanat gibi dergilerde de emeği geçti; uzun yıllar İzmir İzmir Kent Kültürü ve Sanat Dergisi’nin yönetimini üstlenerek, kentlilik bilincinin, kent kültürünün gelişmesine önemli katkılarda bulundu. Onu tanıyan herkes, alçakgönüllü ve güler yüzlü kişiliğiyle hatırlıyor.

Şair-Yazar Değerli Ahmet Günbaş’ın Badak’ın vefatı sonrasında dediği gibi; “Her şeyin ötesinde alçakgönüllü ve güler yüzlü kişiliğiyle ilgimi çekmişti varlığı. Gündüz Badak’ı yitirmek pek ağır geldi bana! İzmir de etkilenmiştir bundan, eminim.”

Tiyatro, şiir, öykü, desen, resim… Tutkuyla yapılan sanat dergiciliği…

Gazeteci-Şair Sevgili Oğuz Tümbaş ağabeyimizin, Badak’ın ölümü sonrası vurguladığı gibi, “Sanata, yazına, kent kültürüne emek veren bir iyi insan sevgili Gündüz Badak’ı da yitirdik!”

Gündüz Badak, İzmir’e çeyrek asırdır yayımlanan İzmir-İzmir Kent Kültürü ve Sanat Dergisi ile damgasını vurmuştu. O dergi, Tufan Atakişi’nin öncülüğünde O’nun ve dostlarının emekleriyle büyümüş, İzmir’in kültür sahnesinde önemli bir yer edinmişti.

Kitap-7

EDEBİYATIN DERİN İZLERİ

Sanatın pek çok dalında varlık gösteren Gündüz Badak, sadece dergicilikle değil, tiyatro oyunları ve öyküleriyle de tanınıyordu. Örneğin Badak’ın “Sihirli Kaval” adlı çocuk oyunu, İzmir Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenmiş ve onun kaleminin tiyatro sahnelerindeki yankısı olmuştu. Öykü kitaplarından “Aşkın Adresi Karşıyaka”, onun en bilinen eseriydi.

Her zaman “Aşk, kavuşamamanın hikâyesidir,” diyordu Badak.

Bu cümle, onun edebiyata ve aşka bakışını da özetliyordu. Badak için, gerçek aşkın tanımı edebiyatla yapılır, aşklar ancak kelimelerin içinde ebedileşirdi.

Oğuz Tümbaş

Oğuz Tümbaş, Badak’ın sanatçı yönüne dair şu cümleleri kurmuştu O’nu anan yazısında: “İzmir’de 22 yıldır yayımlanan İzmir-İzmir Kent Kültürü ve Sanat Dergisi’yle özdeşleşen bir yayın yönetmeniydi. Onu, 1962-1964 yıllarında yayımlanan Evrim Dergisi’nin yöneticisi olarak da hatırlıyoruz. İzmir’in edebiyat sahnesinde onun yeri doldurulamaz.”

Şair Cem Seyhun Ünbay, onun kaybını insanın içini acıtan şu dizelerle dile getirdi:

"ağzımda mumlar / ağzımda kumlar / ağzım yanıyor… / ağzımda harfler / ağzımda sesler / ağzım kanıyor… / ağzımda surlar / ağzımda durlar / ağzım acıyor…"

Bu satırlar, aslında İzmir’de yeterince kıymeti bilinmemiş Gündüz Badak’ın kaybının edebiyat camiasında nasıl bir boşluk yarattığını şiirsel bir dille anlatıyordu.

DERGİCİLİKTE BİR ÇINAR

Gündüz Badak, yalnızca yazar değil, aynı zamanda genç kalemlerin yolunu açan bir dergi insanıydı. 1960’lı yıllarda Evrim dergisini çıkarırken yanında Refik Durbaş vardı.

Daha sonra Bursa’da gazetecilik yaptı, ardından İzmir’e dönerek Yeni Asır gazetesinde çalıştı. Onun için edebiyat, bireysel bir uğraş değil, kolektif bir üretimdi.

Gençleri teşvik etti, onların yazılarını yayımladı, yeni seslerin doğmasına vesile oldu.

Şair Sevgili Selami Şimşek, onun kaybıyla ilgili şöyle yazmıştı:

Zamanı durduran tek şey sanattır. Onunla anılır geçmiş.

Bazı insanların bıraktığı boşluk doğa kanunları gibi hemen doldurulamaz.”

İşte Gündüz Badak, ardında öyle bir boşluk bıraktı ki, onu sadece yazdıklarıyla değil, şimdi dokunduğu hayatlarla da hatırlıyoruz.

Vefalı insan, Sevgili Oğuz Tümbaş, onu anarken şu cümleleri paylaştı:

Sanata, kültüre, insana ve kente verdiği değerle anılacak. Onun dostluğu ve güler yüzü hep aklımızda kalacak. İzmir ve sanat dünyası bir çınarını daha kaybetti.”

Aslında unutulmayacak bir İzmirliydi Gündüz Badak…

Bu kent sesiyle lirikleşti belki, kelimelerinden katkı aldı…

Tufan Ataki̇şi̇

Gündüz Badak Ağabeyimiz, İzmir’in entelektüel hafızasında iz bıraktı. Çok yakın dostu, yıllarca İzmir’in kültür hamallığını birlikte paylaştığı, Karşıyaka’nın simge isimlerinden Tufan Atakişi ağabeyimiz yüreğinden dökülen acıyı bir cümlede zor özetleyebilmişti:

47 yıllık ustamı, ağabeyimi, daha da önemlisi dostumu kaybettim.”

(Bu arada bir süredir hastalıklar ile mücadele eden Çok Kıymetli Tufan Atakişi ağabeyimize de hep birlikte sevgimizi gönderelim. O’na tüm kalbimizle şifa ve iyilikler dileyelim. Değerli Tufan Ağabey, eminim kısa süre sonra sağlığına tam olarak kavuşacaktır. İzmir ve Karşıyaka sevdasını, yine sevgiyle sürdürecek, yeni kitaplar kaleme alacaktır.)

Bugün, Sevgili Gündüz Badak’ı anarken, belki Karşıyaka’nın sahilinde yürüyen mütevazı bir yazarı, belki tiyatroda bir oyunun perde arkasında heyecanla bekleyen bir yönetmeni, belki de bir derginin masasında yeni, genç kalemlere yol açan sağlam bir editörü hatırlıyoruz.

Refik Durbaş

Ve şurası bir gerçek ki her hatırladığımızda, bir kez daha anlıyoruz:

Sanata adanmış bir ömür asla unutulmaz. Ben şahsen Gündüz Badak ağabeyimi uzaktan tanıdım. Kıymetli Tufan Atakişi ile İzmir İzmir Kent Kültürü Dergisi’ni yayımlarlarken, Gündüz Ağabey benim şiirlerime de dergide dönem dönem yer verdi. Bundan onur duymuştum. Hayat yolu bazen insanlar birbirini sevmelerine rağmen, çeşitli nedenlerle onları bir araya getiremiyor. Gündüz Ağabey ile de biraz böyle oldu. Çünkü İzmir’e aşık bir insan olmama rağmen, bu şehirden dönem dönem mesleğim nedeniyle, yıllarca uzaklaşmak durumunda kaldım. (İstanbul ve Antalya yıllarım araya girdi) ama elbette İzmir’in ruhundan, şiirinden, edebiyatından hiç kopmadım. Değerli Refik Durbaş ile 1980’li yılların sonuna dayanan köklü dostluğum, ağabey-kardeş ilişkim, usta-çırak iletişimim ise edebiyat ve gazetecilik serüveninde, O’nu yitirdiğimiz ana kadar hep çok yakın bir yerden sürdü. Refik Ağabeyin Cumhuriyet yılları sonrasında, uzun bir dönem O’nunla aynı gazetede de çalıştık. Biz ne zaman bir araya gelsek, (İstanbul, İzmir ya da Antalya’da) Refik Ağabeyin anlattığı İzmir yıllarında, mutlaka Gündüz Badak’ın adı geçer, usta şairimiz O’ndan sevgi ve övgüyle söz ederdi. Hatta Refik Durbaş, vefatı öncesinde Birgün Gazetesi’nde Kadir İncesu ile yaptığı röportajda da yine Gündüz Badak’tan sözetmişti. Bu röportajdan bazı bölümleri Değerli Gündüz Badak’ın kişisel tarihine geçmesi için aktarıyorum:

Soyut dergisi döneminden de söz eder misiniz?

Refik Durbaş: İzmir’de lisede okurken Gündüz Badak diye bir arkadaşım vardı. Birlikte Evrim adlı bir dergi çıkardık, 24 sayı... Evrim’in sahibi ve yazıişleri müdürü Gündüz’dü. Ben lise öğrencisi olduğum için yazıişleri müdürlüğü yapamıyordum.

Bunun yerine kapak içinde ‘Bu sayıyı hazırlayan: Refik Durbaş’ yazıyordu. Basın İlan Kurumu, o yıllarda dergilerin arka kapaklarına ilan veriyordu. Derginin 32 sayfa, boyutunun şu şu ölçülerde olması, en az 6 sayı çıkmış olması gibi kriterler aranıyordu. Bu durumda 750 liralık ilan veriyorlardı. 600 liraya dergiyi çıkarıyorduk. Bu ilanlarla dergimiz 8-10 sayı çıktı. Sonra büyük gazeteler ‘İlanları dergilere vermeyin. Biz her gün iki sayfa sanat sayfası yapalım’ dediler. O ilanlar sayesinde Bursa’da Elif, Sivas’ta Su, Konya’da Çağrı diye dergiler çıkıyordu. O sırada Ataol Behramoğlu, İsmet Özel, Haluk Aker, Güven Turan, -Özkan Mert ile ben İzmir’deydik- Doğuş Bildirisi’ni yayımladılar. Bana gönderdiler. ‘Biz Ankaralı 60 Kuşağı sanatçıları olarak Evrim’i destekliyoruz.’ diyorlardı.

Özkan Mert-1

(Bu arada Evrim Dergisi, İzmir’de M. Gündüz Badak ve Refik Durbaş’ın yönetiminde, Aralık 1962-Kasım 1964 arasında tam 24 sayı yayımlandı. Önceleri İzmir ve çevresindeki şair ve yazarların yer aldığı dergi, sonraki sayılarında İstanbul ve Ankara’dan katılanlarla belli bir düzeyi tutturdu. İzmir’den yayımlanan bir dergi iz bıraktı. Bu işin mimarı Gündüz Badak’tı)

Yine Değerli Usta Şairimiz Özkan Mert, İsmail Biçer’in kendisiyle yaptığı bir söyleşide, aynı konu gündeme gelmişti. Biçer’in “Daha önce gerçekleştirdiğimiz söyleşilerde de sormuştum; Özkan Mert’in, günümüz edebiyat-şiir dergileriyle alıp veremediği nedir?” sorusuna usta şairimiz şu yanıtı vermiş, Şadan Gökovalı ve Gündüz Badak’ı sevgiyle hatırlatmıştı:

Öncelikle 60’lı yıllarda yayınlanan dergilerin başında çok yetenekli, saygın ve bilgili editörler vardı. Tek sorunları iyi bir dergi çıkarmak, iyi şiirler yayımlamak ve genç yeteneklere ve okurlara iyi edebiyat konusunda öncülük yapmaktı. Vedat Günyol, Asım Bezirci, Hüseyin Contürk, Cemal Süreya gibi. İzmir’de Şadan Gökovalı, Gündüz Badak gibi dergiciliği tüm dürüstlüğü ile yapan, çevresindeki genç yetenekleri etrafına toplayan, onların şiirlerini yayımlayan editörler vardı.”

 (Usta şairimiz, Kıymetli Özkan Mert Ağabeyimiz ile geçen hafta yaptığımız telefon sohbetimizde, O’na aslında bu yazıdan hiç sözetmemiştim, O ise tam bir şair sezgisiyle bana eski İzmir günlerini anlatırken, yine sevgiyle dostlukla Gündüz Badak’ı andı.)

Refik Durbaş 1

Yine Refik Durbaş, bir köşe yazısında dergileri anlatırken de Gündüz Badak’ı şöyle değerlendirmişti; “Ömrü 15 günle sınırlı bir dergiydi Genç Kız. İlk sayısı 1 Aralık 1963'te çıktı. 15 Aralık'ta da ikincisi yayımlandı ve ne yazık ki 1964 yılını göremedi. O yıllarda İzmir'de Evrim adında bir sanat dergisi de çıkmaktadır ve hem Genç Kız’ın hem Evrim'in sahibi ve sorumlu yönetmeni M. Gündüz Badak'tır. Badak, o girişimciliğini sürdürebilseydi, belki de bugün İzmir'de bir medya patronuydu, kim bilir.”

Ben İzmir’de hakettiği değeri yaşarken göremediğine inandığım Kıymetli Gündüz Badak’ı saygıyla anıyorum. Dilerim İzmir Kent hafızasında olması gereken yerini alır.

Hatırasını sevgi ve saygıyla selamlıyorum.