Ergenlik döneminin kimlik bunalımındayız! Ve bu bunalımlı süreç kolay kolay geçecek gibi görünmüyor.
Yaşanması gereken doğal bir süreç olan ergenlik, genellikle herhangi bir klinik patoloji göstermeden tamamlanabilir. Bireysel etkenler, aileyle ilgili gelişmeler ve toplum ile ilişkili durumlara bağlı olarak bir kısım vakalarda ciddi sorunlar da yaşanabilir. Olumsuz etkenlerin birleşmesi ile kimlik karmaşası da görülebilmekte.
Ergenlik ve gençlik, kesintisiz devam eden, çocukluktan çıkıp yetişkinliğe gidilen yolda uzunca kalınan bir ara istasyondur. Ergenlik, gelişimin ve değişimin en çarpıcı olduğu yılları oluşturur.
Ergenlik aslında çok özel bir dönemdir. Birçok hazırlığın sürdüğü, hayata yönelik hazırlıkların devam ettiği ama hazırlıkların henüz tamamlanmamış olduğu bir dönemdir.
Durduk yere neden bu ergenlik konusuna girdiğimi merak etmiş olabilirsiniz. Hemen açıklayayım. Ortalama 80 yıl olan insan ömründe 8-10 yıl süren bu ergenlik süreci, dünya tarihinin en eski yerleşim yerlerinden bir olan İzmir'de neredeyse 50 yıldır devam ediyor.
Ergenliğin kimlik bunalımından bir kurtulabilsek neler neler yapacağız bir bilseniz!
8500 yıllık bi tarihe sahip olan İzmir'in ergenlik dönemi olsa olsa geç ergenlik olarak tanımlanabilir.
Bir türlü kimliğimizi bulamıyoruz. 'Büyüdüğümüzde' hangi mesleği seçeceğimize, yaşamımızı nasıl yönlendireceğimize karar veremiyoruz. Sabah aldığımız kararları akşam olmadan değiştiriyoruz.
Bir dönem 'fuarlar şehri' olmak istiyorduk. Aslında bu konuda oldukça iyi bir yol da katettik. Sonra 'kongreler şehri' olmanın daha iyi olabileceğine karar verdik. Bir süre bunun hayalini kurduk. Bir sabah uyandık ve 'sağlık turizminin merkezi' olmak daha heyecan verici olabilir dedik. Soğuk memleketlerden soluk benizliler gelsin şifa bulsun istedik. Ama bu da uzun sürmedi. Çünkü komplike sağlık merkezleri kuramadık. Bari 'kültür sanatın başkenti' olalım dedik. Bunu hevesimiz de çabuk geçti. Zira bu kentte kültür sanat üretenlere sahip çıkmak yerine İstanbul'un hegamonyasında olmayı tercih ettik. Gel zaman git zaman birileri çıktı, 'ey İzmir sen teknoloji merkezi ol' dedi. 'Bak Silikon Vadisi ne güzel, ona benzemek istemez misin' dedi. Bir süre de onun hayaliyle yaşadık. Teknoloji şirketlerini kente davet ettik, teknoparklar kurduk. Sonra gelen şirketleri bürokrasinin çarkında boğup kaçırdık, kaçırıyoruz. 'Üniversiteler kenti' olalım dedik, 2005 yılında Üniversiad'ı düzenledik. Hatta koca bir köy kurduk. Baktık o da sarmadı bizi. 'Tasarım merkezi' olalım, markalar yaratalım dedik. Dedik de pek bir yol alamadık.
Bu sabah uyandık ve 'Akdeniz'in deniz başkenti' olalım bari dedi.
Peki.
Ama bu defa olalım lütfen.
Şu geç erkenlikten kurtulup artık geleceğimiz için 'bir şeye' odaklanalım.