İzmirliler güzel insanlardır.
Vaktinde bir yere yetişmek gibi dertleri yoktur.
Acele etmezler.
Mutlaka varırlar, ama gecikerek.
***
İşte İzmir'in böyle güzel insanlarından bir yaşlı teyze trenle yolculuk etmeye karar verir.
Hiç acele etmeden evden çıkar Basmane Garı'na gider.
Trene binen yaşlı teyze kondüktöre, “Menemen’e gelince bana haber et yavrum, unutma ama” diye tembih eder.
Tren yola çıkar.
Gecenin ilerleyen saatlerinde tren Menemen'e gelir, hatta geçer.
Kondüktör Menemen’i geçer geçmez yaşlı teyzenin Menemen’de ineceğini hatırlar.
Ne yapacağını bilemez haldedir...
Ne de olsa yaşlı teyze tembih etmiş, o da söz vermiştir.
Hemen makiniste gidip durumu anlatır.
Makinist bir süre düşündükten sonra karar verir.
“Gecenin bu saatinde yaşlı teyzeyi buralarda indiremeyeceğimize göre, geri geri gideceğiz, soran olursa da tren makas değiştiriyor” deriz der.
Tren durur.
Bir yarım saat geri geri giderek Menemen’e gelirler.
Kondüktör ve makinist rahatlamıştır.
Kondüktör gidip teyzeyi uyandırır.
“Hadi teyze Menemen’e geldik” diye seslenir.
Yarı uykulu haliyle çantasını açan yaşlı teyze, içinden çıkardığı ilacını içtikten sonra kondüktöre seslenir:
“Sağol yavrum, sayende ilaç saatimi kaçırmadım” der...
***
İzmirliler bu kadar rahat ve hoşgörülü iken oldukça şanslılardır da.
İşte böylesine şanslı bir İzmirli işadamı, önemli bir görüşme yapmak için yurt dışına gitmek zorundadır.
Uçakla gitmeye karar verir.
Havaalanına giden İzmirli işadamı tam uçacağı binecekken kulağında bir ses:
“Binme, bu uçak düşecek...” der.
İzmirli işadamı arkasına, sağına, soluna dönüp bakar kimse yok.
Ama içine de bir kurt düşmüştür.
Bu yüzden de son anda uçağa binmekten vazgeçer.
Biletini bir sonraki uçağa aktarır.
Yolcu salonunda yeni uçağı beklerken, havaalanı içinde bir panik başlar.
Koşarak giden görevli birini durdurup sorar.
Görevli heyecan içinde, “Az önce kalkan uçak düştü, kurtulan olmadı” der.
İzmirli işadamı korku içinde havaalanından ayrılıp gara koşar.
Hemen bir bilet alır.
Tam trene binecek, aynı ses kulağında.
“Binme bu trene, raydan çıkacak” der.
Uçaktan tecrübesi olan İzmirli işadamı trene binmez, evine gider.
Sabah gazeteyi açınca tüyleri ürperir...
“Tren raydan çıktı, şu kadar ölü, şu kadar yaralı” yazıyordur.
Mecburen bu sefer de koşup otobüse bilet alır.
Tam binerken yine o ses.
“Otobüsün freni patlayacak…”
İzmirli işadamı etrafına bakar, yine kimse yok…
Dayanamaz bağırır:
“Sen kimsin yahu?”
Yine kulağında aynı ses.
“Ben senin altıncı hissinim” der...
İzmirli işadamı iyice kızmış vaziyette:
“Ulan evlenirken neredeydin?” diye bağırır.
Bir süre sessizlikten sonra, o ses yine dalgalanarak gelir;
“Büyük kazalara karışmıyoruz...”
***
Kıssadan hisse:
İzmirliler güzel insanlardır.
Söz konusu vatan olunca, her şey teferruattır...