oncelvin
Hollanda menşeili online rezervasyon portalı Booking.com'un Türkiye'deki faaliyetleri durduruldu.
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği'nin (TÜRSAB) haksız rekabetin önlenmesi amacıyla açtığı davanın sonucu çıkan bu karar, Hollanda tiyatrosunun işe yaramamasının getirdiği bir öfke mi acaba?
Ve ayrıca; pardon ama haksız rekabet derken?
***
Hem otelciler hem de gezginler bilir ki booking.com sayesinde alınan hizmetin kalitesi son yıllarda giderek yükseldi.
Çünkü çakallıkta sınır tanımayan bazı sahtekar turizmcileri bu sistem direkt eledi.
Sitede yapılan puanlama ve yorumlar, otelcilerin kendilerine çeki düzen vermesini sağladı.
Tam da haklı rekabete neden oldu yani.
***
Broşüründe denize 50 metre yazıp da aslında dağın başına inşa edilmiş oteller...
Sabah kahvaltısında kokuşmuş peyniri masaya getirenler...
24 saat oda servisi yazıp akşam 8'den sonra odaya bir su bile getirmeyenler...
Müşteriye kaba saba davranan servis elemanları...
Akmayan sıcak sular, çalışmayan klimalar, bir önceki müşterinin rujunu hala muhafaza eden yastık kılıfları, booking.com'un kullanıcıları için tarihe karışmıştı.
Şimdi aynı sistemin Türkiye menşeili versiyonları bu görevi devam ettirmeye çalışacak.
Zaten vardı o siteler. Ama hiçbiri booking.com'un güvenilirliğine sahip değildi.
Şimdi takip edelim bakalım, bu işten kimler ne çıkar sağlayacak.
Amaç booking benzeri Türk sitelerinin para kazanmasını mı sağlamak, yoksa kısa sürede batacak otelleri ucuza mı kapatmak?
Bana bunların hiçbiri değil de turizm sektörünü toptan batırmak gibi geliyor.
İnsanların eğlenmesine, gezmesine, yemesine içmesine, yüzmesine, gülmesine ayar olan bir çift kenafir göz var sanki...
Turizm sektörüne her yıl bir öncekinden daha kötü bir sezon yaşatan bir çift göz.
Bir sektörü yok etmek için bu kadar yanlış kararın ardı ardına alınmasının başka bir açıklaması yok çünkü.
Aklımızı kaçırmamak için işi batıla bağlamak şimdilik en kolayı: Nazar var nazar!
Tüm turizmci dostlarıma geçmiş olsun diyorum ve her şeye rağmen umudunuzu yitirmeyin diye ekliyorum.
Bir kapı kapandı, açık olan nerede biz onu arayalım.

----

Turizm sevmeyen ülke

Bundan üç dört sene önce Alaçatı'da minik bir otel ve restoran işletmeye çalıştık.
Büyük umutlarla başladığımız işten daha ilk aylarda pişman olduk.
İş yaptık yapmasına ama hem Alaçatı'nın doymak bilmez mülk sahipleri hem de devletin “sen önce beni doyur, kendini sonra doyurursun” mantığıyla çalışan sistemi benim gibi çabuk sıkılan birini hemen pes ettirdi.
Daha para kazanmadan verilen vergiler, stopajlar yok bilmem neler...
İçki ruhsatı için deveye hendek atlatmalar, araya torpil sokmadan o ruhsata bir türlü ulaşamamalar falan çok yordu.
Güzel ama çok yorucu bir deneyimdi.
O yüzden o kısa deneyim bile şu anda otelci dostlarımın yaşadıkları endişeyi kalbimde hissetmeme neden oluyor.
Bir sektöre bu kadar kök söktürmek niye?
Her ülkede turizmcilere ek kolaylık sağlanırken bizde ek yük yüklemek ne demek?
Anlamak mümkün değil.
Yani aslında mümkün de, anladınız siz işte!