Geçen haftanın pahalılıktan sonra gündeme damga vuran iki sorunu adalet arayışı ve can güvenliği oldu. Türkiye de yaşam gazetelerin üçüncü sayfa haberlerine döndü.
Devletin asli görevi olan “can güvenliği” ortadan kalktı. Yerini koruma ordularına, bireysel silahlanmaya, ‘mafya’ örgütlerine teslim edildi. Güney Amerika’yı aratmayan mafya örgütleri, göçlerden kaynaklanan çeteler, ülkeyi hesaplaşma, başta narkotik ürünlerin, silah ticareti yapanların, yasa dışı getirilerin paylaşım alanı haline getirdiler. İçişleri Bakanlığı’nın hemen hemen her gün yaptığı açıklamalarla yasa dışı örgütlere karşı yapılan operasyonlara yönelik açıklamalar olayların giderek artan akışını değiştirmeye yetmiyor. Herkes öfkeli, herkes silahlı.
Bunun bir ayağını adalet kavramının ortadan kalkması oluşturuyor. Siyasetin etkisi altına giren “adalet” kurumunun boşanma, ev sahibi-kiracı, alacak-verecek gibi basit davaların yanı sıra parti kapatma, kayyum atama, Kobani gibi siyasal içerikli davalarda verdiği kararlar halk indinde itibar görmüyor, gerçekçi görünmüyor, adalete güveni sarsıyor.
Halk, ‘JUSTİTİA’ arıyor… Yunan mitolojisinde Themis, Mısır mitolojisinde Ma’at’ olarak nitelendirilen Roma mitolojisinin adalet tanrıçası JUSTİTİA, ahlaki değerlerle güçlendirilmiş bir adalet anlayışını betimlemektedir. Kılıçta sembolleşen otorite aynı zamanda masumun koruyucusu olduğunu göstermektedir. Gözlerinin bağlı olması, yargıcın karar verirken duygularından arınarak akılla hareket etmesini ifade eder. ‘Kılıç’ adaletin verdiği cezaların caydırıcılığını ve gücünü, ‘Terazi’ adaleti ve bunun dengeli bir şekilde dağıtılmasını simgeler. ‘Kadın’ ve ‘Bakire’ olması bağımsızlığı ifade eder.
Türkiye bu niteliklere sahip bir adalet mekanizmasının arayışı içersindedir.