Memleketin hali şaşkın...
Biri bir yanlışlık yapsa,
Örtmeye başka yanlış geliyor.
İki yanlış bir doğru etmiyor...
Hafızamız zaten balık gibi,
Bunu iyi bildiklerinden,
Önce bir karıştırıyorlar,
Sonra “öyle değil” diyorlar,
Sonra sessizlik oluyor,
Sonra zaman geçiyor.
Sonra “merhaba” diyorlar...
Kırmızı çizgisi özgürlük olan,
Başbakan'ın ülkesinde,
Savcı kararı ile gazetelere,
Geceleyin baskın yapılıyor,
Sabahına gazeteci aranıyor...
Bu yanlış ya da hatalı,
Düşüncelerden çıkan sonuç,
Bana çok önceleri duyduğum,
İlginç öyküyü anımsattı:
Hemşire nöbetten çıkmış,
Yorgun argın evine gelmiş.
Kocasını uyandırmamak için,
Sessizce yatak odasına girmiş.
Bir de bakmış ki,
Yorganının ucundan,
İki çift ayak sarkıyor.
Öfkesinden kudurmuş...
Kocasının başka biriyle,
Kendini aldattığını sanıp
Dolapta bulduğu sopayı,
Tüm sinirini toplayarak,
Yataktaki iki çift ayağın,
Kafasına kafasına vurmuş.
Bağırışlara aldırmadan,
Yoruluncaya kadar vurmuş.
Nefes nefese kalınca da,
Su içmek için mutfağa inmiş.
Mutfağa inmiş ama o da ne?
Kocası masaya oturmuş,
Bir elinde sıcak kahvesi ile,
Günlük gazetesini okuyor...
Karısının geldiğini gören adam,
“Hoşgeldin güzel karıcığım,
Dün akşam sürpriz oldu,
Annen ve baban bize geldi.
Çok yorgun olduklarından,
Ben de uyumaları için,
Bizim yatağımızı verdim.
Eğer uyanmadılar ise,
Hoşgeldin deyiver” demiş...
Kıssadan hisse;
Sadece ayaklara bakarak,
Kimseyi dövmeyin.
Alimallah sonraları,
Çok pişman olabilirsiniz...