Onlar düşünen, araştıran, sorgulayan, öğrenen, eleştiren, üreten, paylaşan bir eğitim sisteminin ürünüydüler. Onlar çağdaş ve bilimsel bir mantıkla öğrenim görüyorlardı. Onlar tarihte eşi görülmemiş bir kalkınma projesinin örneğiydiler.

       Köy Enstitüleri...17 Nisan 1940'da kurulmuşlardı. Büyük Atatürk ölümünden iki yıl önc Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan ve Milli Eğitim Genel Müdürü Hakkı Tonguç'a üzüntüsünü şöyle dile getiriyordu;
       
       "Biz Cumhuriyetiköylere götürmedik 40 bin köyün 35 bini okulsuz ve öğretmensiz."

       Ata'nın bu kaygısı dört yıl sonra giderilebilmişti. Yurdun dört-bir yanında açılan Köy Enstitüleri, ne liberal Amerika'yı, ne faşist Almanya'yı ne de kominist Rusya'yı model olarak almıştı. Model Kemalizm ilkeleriydi.

        Öğrenciler dincilik, ırkçılık, mezhepçilikten uzak bir şekilde yetiştiriliyordu.

       Ne dersler vardı,neler? Kültür derslerinin yanısıra kooperatifçilik, çocuk bakımı, öğretmenlik, nalbantlık, demircilik,el sanatları, makina ve motor eğitimi veriliyordu. Tarım derslerinde ise tarla ve bahçe ziraati, sanayi bitkileri ziraati, tavukçuluk, arıcılık, ipek böcekçiliği dersleri görülüyordu. Kitap okuma saatlerinde eserler tartışılıyordu. Her öğrenci bir enstrüman çalıyor, halk oyunları dersleri veriliyordu.

        Cilavuz'da bir öğrencinin keman sesleriyle uyanılıyor, Hasanoğlan'da öğrencilerin inşa ettiği tiyatroda dönemin ünlü eserleri sahneleniyor, Carl Ebert, Ulvi Uras, Cüneyt Gökçer dersler veriyordu. Müzik derslerine Aşık Veysel giriyordu. Üretim içinde eğitim, eğitim içinde üretim yapılıyordu.

       17 bin 300 öğretmen, 8 bin 500 eğitmen, Bin 400 sağlıkçı yetişmişti. Talip Apaydın, Fakir Baykurt, Mahmut Makal, Ümit Kaftancıoğlu bu çağdaş projenin ürünüydüler.

       Eee bu kadarı da fazlaydı hani. Dünya Savaşı sonrası Sovyet tehditleri, NATO'ya girme süreci, toprak ağalarının ve işbirlikçilerinin bu aydınlanma hareketini bir tehdit olarak görmesi uzun sürmedi.

       1947'de 21.ci Köy Enstitüsü de kurulmuştu. Bu yıllarda iktidardaki CHP'nin ilerici yapısı da değişmeye başlamıştı. Tutucu muhafazakar, ırkçı bir grup yönetime sızmaktaydı.

       Fincancı katırları ürkmüştü. Yerli işbirlikçilerin yardımına Amerika yetişti. Marshall yardımıuygulamaya konuldu. Karşılığında Köy Enstitüleri kapatılacaktı.

       Gerçek din alimi Yaşar Nuri Öztürk "Allah ile Aldatmak" adlı kitabında konuya şöyle değiniyordu;
       "Köy Enstitüleri gibi tarihte eşi görülmemiş bir kalkınma projesi (Bu okullar komünist yetiştiriyor.) yalanıyla yok edildi. Bizi çağın üzerine taşıyacak bir büyük yaratıcı projeyi kendi elimizle mahvettik."

       Köy Enstitüleri önce köy öğretmen okullarına dönüştürüldü. Bu okullar da1954' de Demokrat Parti tarafından tamamen kapatıldı.

       Neredeeen nereye?

       Bugün büyük ölçüde tarikat, cemaat ve vakıflara terkedilen kindar, dindar nesil yetiştiren paralı, ticari hale gelen, bilimsellikten uzaklaşmiş, üretim ve istihdamı yok sayan, herkesin ulaşamadığı bir eğitim sistemi.

       Hiç birşey yapmazsanız bile bugün her mahallede açılan İmam-Hatip Liselerinin müfredatıyla, Köy Enstitülerinin müfredatını karşılaştırın.
       
       Nereden nereye geldiğimizi göreceksiniz.