Dr.Üstün Ezer,

Pediatrik Hematolog'tur(Çocuk Kan Hastalıkları Uzmanı)

1998'de

senesinde bir avuç idealist insanla birlikte Lösemili Çocuklar Vakfı'nı; LÖSEV’i kurar.

Ankara’da tedavisini sürdürdüğü 30-35 çocukla birlikte, 2 doktor ve 2 lösemili çocuğun babası el ele vererek bu vakfı hayata geçirir.

Amacını da şöyle açıklar;

"O sıralarda çok yüksek olan lösemiden ölümleri azaltmak, parası olmadığı için ölüme terk edilen yavrularımızı yaşatmak, Türkiye’deki lösemili çocuklara da Avrupa ve Amerika’daki imkânları sağlamak ve anne ile babalarının eziyet çekmesini engellemek."

Küçük bir dernekten kocaman bir dünya markası çıkmıştır.

Dünyanın “Kanser” konusunda en önde gelen kuruluşları arasındadır şimdi LÖSEV.

Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın lösemi konusundaki tek danışmanıdır da!

Bağışlarla ayakta durur vakıf...

***

LÖSEV, bu bağışlar için çağrılarını pankartlarla, afişlerle, sosyal medyadaki paylaşımlarla yapar.

Şimdi sıkı durun...

Vakfın,

"Ramazan Bağışlarınızla

ÖNCE ÇOCUKLAR İYİLEŞSİN" ifadesinin yazılı olduğu pankartı bir "kötü adam" arabasından inip parçalamış.

Pankartı paralaması da, kameralara takılmış.

Dr.Üstün Ezer de resmi Twitter hesabından şu paylaşımı yapmış;

"Hey sen ,

Eskişehir Ocak’lı

Utanmıyor musun yaptığından !

Ne istiyorsun LÖSEMİLİ Çocuklarımızdan ?

Bırakalım Ölsünler mi

Bak 'Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste...'

Hain adam , bir de vakıf bedduasını sakın unutmayın . "

Görüntüleri izlediğimde Alman bilge Novalis'in

"Kötülük akılda yer etmiş, inatçı ve ancak mucize ile iyileştirilebilen bir ruh hastalığıdır" sözü geliverdi.

26 plakalı araçtan inip çocuklara yönelik o pankartı parçalayan "kötü" yü ne kadar net tarif ediyor

Novalis...

Kötüsünüz kötü!

Arsız, kötülüklerden beslenen o kadar çok "kötü" var ki çevremizde...

Kör karanlığın esiridir bu "kötü"ler...

Tutkuları zehir saçar...

***

Günaydın yıllarımızdan

Ustamız Orhan Bursalı, Cumhuriyet'teki köşesinde yazmıştı, not defterimden;

"Kötülükler, önünde sonunda hep yıkılmıştır, bunun nedeni belki de, insanlığın akış yönü iyilikten yana olduğu içindir.

Bu akışın, yazgısal bir yaklaşımda bulunursak büyük bir bilgelik içerdiğini söyleyebiliriz.

Yani, tek tek bireylerin düşüncesinden bağımsız, uzun erimde iyiliğe koşan, umudu içselleştirmiş bir bütünsel insanlığın varlığını belki düşünmeliyiz…

Çünkü yıkıntılar arasından toplumların dünyası her zaman yeniden kurulur."

Hep derler ya;

"İyilik ve kötülük iç içedir." Büyük İnsanlık, iyiliğin hep üstün geleceği bir hayatı ister.

İyiler omuz omuza...

"Kötü"lere karşı...

İyiler kazanacak, gözbebeğimiz çocuklarımız kazanacak!..

Ataol Behramoğlu Usta'nın "Düello"sundaki gibi;

"Kuşkusuz kötüyle savaşım

Onun silahlarıyla yapılamaz;

İyilik bunu istese bile

Kötü olmayı başaramaz.

Öyleyse bir tek şey var yapılacak,

Bu, iyilerin birlikteliğidir.

Amansız kötülüğü ancak

Örgütlü iyilik alt edebilir."