Pazarcısı, manavı az satıştan şikayetçi, halk pahalılıktan şikayetçi… Durun bir dakika… Bugünlere kolay gelinmedi öncesi var…
Yıllar önce Bülent Ecevit'in projesi vardı; Köykent...
Bu proje şöyle tanımlanıyor:
"Göçleri önlemek için, kentleşme ve sanayileşmeyi köy temelinde gerçekleştirmeye çalışan bir kırsal kalkınma modeli. "
O dönemler tarımsal olarak dünyanın kendi kendine yeten 7 ülkesinden biriydik. Yani ektiğimiz biçtiğimiz karnımızı doyurmaya yetiyor da artıyordu bile. Bunun sürdürülebilmesi için çağa uygun bir proje gerekliydi. O proje, Bülent Ecevit tarafından açıklanmıştı...
“Zihni Sinir Procesi” gibi algılandı…
Tombiş tombiş adamlar, göbeğini kaşıya kaşıya kahkaha attılar… Topluma da böyle bir projenin gereksizliğini anlattılar.
Öte yandan çok çalışıp az kazanan köylü için şehirlere gidebilmek artık ideal haline gelmişti. En popüler şehir olan İstanbul 4-5 milyonluk nüfusuyla göz kamaştırıyordu. Evinde elektriği olmayan 24 saatin 16 saatini çalışarak geçirmesine rağmen geçimini sağlayamayan bir köylü için, dayanılmaz bir cazibeydi... Zaten tarımla haşır neşir olan toplum da, büyük şehir göremeyeceği, kentli olamayacağı kaygısıyla bu projeye fazla yüz vermedi.
Sonra ok yaydan çıktı ve kentlere akın başladı. Bir anda üç büyük kent kendini ikiye katlamıştı. Alt yapı aynı, konut aynı... Ve baş edilmez bir kargaşa başladı. Kentlerin çoğu büyük köy haline geldi. Ama bu kez boşalan köylerde tarımsal üretim yoktu, hayvancılık yoktu...
Ve geldik bugünlere...
Türkiye artık kendini doyuracak üretimi gerçekleştiremiyor. Kuru fasulyeden nohuda, mercimekten kuru baklaya kadar pek çok ürünü dışardan alıyor… Temel ürünümüz buğdayı bile dışardan alır duruma geldik. E tabii her şeyin bir maliyeti var. Zaman zaman kuru soğana bile erişemez olduk…
Eğer köykent projesi hayata geçebilmiş olsaydı. Ne o kaçınılmaz göçleri, ne de o tarımsal yetersizliği yaşayacaktık… Belki de bugün kalkınmayı dengeli yapabilmiş ender ülkelerden biri olacaktık.
Olmadı...
Şimdi dünyanın en verimli topraklarında kendi karnını doyuramayan bir ülke durumundayız...
Tombiş adamlar artık daha çok kahkaha atabilir… Çünkü bugünlere gelmemizde onların çok önemli payları var…