“Hayat kısa, Kuşlar uçuyor.”
(Cemal Süreya)
İlk kez İngiliz denizci ve kaşif James Cook'un Journali'ne (Seyir Defteri) kaydettiği bir olay var:
Vietnam güneyinde her yıl yinelenen bir tansık (mucize)!
Yılın belli bir mevsiminde, serçeden küçük bir cins kuş, onbinlerce bireylik sürü halinde Annam Körfezi üstünde uçuyor. Birkaç bin km. gittikten sonra belli bir noktada duraklıyor ve korkunç çığlıklar atarak patır patır denize dökülüyor; çok azı geri dönerek, geçen gemilere sığınarak hayatta kalıyor ve olağanüstü hızla çoğalarak, ertesi yıl aynı olay tekrarlanıyor. Bilim dünyası buna, doğal dengeyi korumak için “kuşların toplu intiharı” diyor.
Genç bir ornitolog (kuş bilimcisi), bunun doğa yasalarına aykırı olduğunu düşünüp, araştırmaya girişiyor. Yine aynı sonuç! Derken kuş bilimcimiz, sağladığı olanakla bir su altı araştırma gemisi ediniyor. Kuşların topluca ölüme atladığı yerde araştırma yapıyor. Bir de ne görsün? Okyanusun tam orasında, çökmüş bir ada var. Anlıyor ki; eskiden kuşlar bu adada konaklar, karınlarını doyurup dinlendikten sonra göç yoluna devam edermiş. Vaktin birinde, bir tektonik olay sonunda ada deniz dibini boylamış. Kuşlar da, yumurtadaki programlama dolayısıyla aynı yere gelir, adayı bulamayınca, güçleri tükenir, denize dökülürmüş...
Bu yazımda, adeta İzmir Kuş Cenneti'ni var eden bir ornitologdan söz edeceğim.
1980 yılının ilk günleri. Eşim Tülay ve dört yaşındaki kızım Ekin ile Sasalı'ya doğru gidiyoruz. Tam Menemen asfaltından dönünce bir genç elini kaldırdı. Arabaya aldık. Kendisini tanıttı:
-Ben, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi asistanlarından Mehmet Sıkı. “İzmir Yöresindeki Kuş Türlerinin Taksonomik ve Ekonomik Özellikleri Üzerine Araştırmalar” konusunda tez hazırlıyormuş. (Aynı yılın Ekim ayında tezi ve savunması kabul edilerek, yüksek lisans diplomasını aldı.)
Balıkesir / Sındırgılı Mehmet Sıkı, sıkı bir çalışma ile akademik aşamaları hızla aştı. 1985 yılında “Çamaltı Tuzlası – Homa Dalyanı Kuş Türleri ve Bazı Kuş Türlerinin Biyolojileri” konulu çalışması ile “Üniversite Fen Doktoru” unvan ve yetkisine kavuştu. Hierapolisli (Pamukkale) Epiktetos; “Bir kez sınırı aşan için artık sınır diye bir şey yoktur” demiş. Mehmet Sıkı da kurtulma hızını almıştı. 1992'de “Yardımcı Doçent”, hemen 1993'te “Üniversite Doçenti” unvanını aldı. Sıkı kardeşimizi 01.11.2001 tarihinde “Üniversite Profesörü” olarak görüp alkışladık. İzmir Kuş Cenneti için tümüyle kendisini adadığını söyleyebileceğimiz çalışmaları dolayısıyla Akdeniz Üniversitesi “Bilim Hizmet Ödülü” ile Ege Üniversitesi'nin “Hizmet Ödülü”ne layık görüldü.
Bunlara ek olarak, zamanın İzmir Valisi Kutlu Aktaş'ın ona taktığı “Kuşların Büyükelçisi” sıfatı akıllarda kaldı.
Profesör Sıkı'nın, bu özverili çalışmalarını yazılı olarak tarihe mal etmesi bekleniyordu. Bu beklenti gerçekleşti: Dinamik hoca, “Gediz Deltası'ndaki İzmir Kuş Cenneti'ni Yaşatma Mücadelesi 1982-2018” adlı kitabını kamuoyuna sundu.
“Tabiat Dostu, İzmir Kuş Cenneti sevdalısı Sayın Prof. Dr. Şadan Gökovalı Hocama sevgi ve saygılarımın kabulü ricasıyla” diye imzaladığı kitap, beni Gökova / Akyaka'da buldu. 210 sayfalık kitap, şu yedi bölümden oluşuyor:
İzmir Kuş Cenneti (İKC), İKC'yi Yaşatma Mücadelesi Kronolojisi, İKC'de Gerçekleştirdiğim İlkler, İKC'nin Engellenen Proje ve Çalışmaları, İKC'yi Yaşatma Mücadelesinde Yargıya Taşınan Olaylar, İKC Haberlerinin Yayınlandığı Gazeteler ve İKC İle İlgili Haber Yapan Gazeteciler...
Bu bölüm başlıkları bile, Sıkı'nın nasıl sıkı çalıştığını göstermeye yeter sanırım.
Prof. Dr. Sıkı, kitabının “Önsöz”ünde özetle yazıyor ki;
“1982 yılında Asistan olarak girdiğim Kuş Cenneti'nden 2018 yılında Profesör olarak emekli oldum. Kamuoyu tarafından Kuş Cenneti Hamisi, Kuşların Babası, Leylekçi Hoca, Kuşların Büyükelçisi unvanlarına layık görüldüm. Zaman oldu, Kuş Cenneti'ne girişim yasaklandı, zaman oldu bana Çevre Hizmet Ödülü verildi. Burada yaptığım çalışmalar 84 gazetede 273 muhabir tarafından haber yapıldı. Bu arada, gazetecilerle diyalog kurmamı öneren babam Ahmet Sıkı'yı rahmetle anıyorum.”
Mehmet Sıkı'nın bu konudaki sıkı çalışmalarını yakından izledim Kitapta, İzmir'in sahip olduğu bu paha biçilmez doğal ve kültürel zenginliği tüm yönleriyle tanıyor ve bu ornitoloğumuzu içtenlikle alkışlıyoruz.
“Ornitolog” sözünü ilk kez duyan olabilir. Bu isim, bugün soyu tükenmiş olan “Ornitoreng” adlı kuştan geliyor. Bir süre öncesine dek Avustralya'da yaşayan bu ilginç yaratığa “Gagalı Memeli” deniyor. Yani bu hayvan, yavrusunu yumurtadan çıkarıyor ama emzirerek büyütüyor; iyi değil mi?
Yazımı, Manyas Kuş Cenneti'nde tanık olunan bir olayı anlatarak bitireyim:
Tepeli Guguk denilen bir kuş türü var. Bu kuşlar, oldukça haylaz. Yumurtayı çıkarıyor ama kuluçkaya yatmıyor. Yumurtalarını, büyük bir beceriklilikle kendisine benzer bir kuşun yuvasına yumurtluyor. Zavallı yuva sahibi kuş bu yumurtalardan da yavru çıkarıyor. Bu “üvey” çocuklar, asıl yuva sahibi kuşun yavrularından çok daha çabuk büyüyüp asıl anasının kafilesine katılıyor.
Kuşlar dünyası böyle ilginç olaylarla dolu.
“Birden serçelerle indi yağmur
Hangisi serçe, hangisi yağmur?”
(Melih Cevdet)