Prof. Dr. Bingür Sönmez, dünya çapında cerrahımız.

Peki en büyük tutkusu? Müzik!

Köy enstitülü baba önce ona keman çalmayı öğretmeye çalışmış, başaramamış.

Ama Bingür Hoca, nota ile kaval çalarak müzik sevdasını geliştirmiş.

Neden kaval sorusuna ise esprili bir şekilde yanıt vermiş bir röportajında Bingür Hoca;“Ben çocukken çoban olmak istiyordum ama beni zorla doktor yaptılar. Her gece 15-20 dakika kendim için çalıyorum. Bazen odamdan çıkarken aklıma geliyor ve geri dönüp bunu mutlaka yapıyorum. Yoksa uyuyamıyorum. Özellikle de Sarı Gelin çalmayı çok seviyorum.”

Dr. Erol Can ile zaman zaman yoğun bakım ünitesinde tedavi gören hastalara ney de çalan Bingür Sönmez müziğin iyileştirici etkisiyle ilgili ise şunları söylüyor: “Müziğin iyileştirici etkisine kesinlikle inanıyorum. Müzikle tedavi asırlardır uygulanan bir yöntem.”

xxxx

Neredeyse herkesin tanıdığı bir ünlüdür 29 yılı aşkın süredir cerrahtırpop müziğimizin hekim Ferhat Göçer’i.

Mesleğiyle müzik hayatını beraber yürüten bir yorumcudur o.

Profesyonel anlamda müziğe odaklanması 12 yıl öncesine dayanıyor.

Ferhat Göçer”, “Yolun Açık Olsun”, “Çok Sevdim İkimizi”, “Biz Aşkımıza Bakalım”, ve “Seni Sevmeye Aşığım” albümleriyle de müzik listelerinde hit olmuştur Ferhat Göçer.

Büyük bir hayran kitlesine sahip olmuştur.

Öncesinde İstanbul’daki Devlet Opera Balesi’nde dört yıl koristlik yapmış, bazı müzik merkezlerinde, operalarda, tiyatrolarda, müzikhollerde ekip arkadaşlarımla beraber şarkılar söylemiştir.

xxxx

"Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok/Bir yer ki, sevenler, sevilenlerden haber yok/Bezminde kadeh kırdığımız sevgililer yok/Bir yer ki, sevenler, sevilenlerden haber yok".

Ağlar gezerim sahili/Sanki benimlesin/Sanki benimlesin…”

Ümitsiz bir aşka düştüm/Ne günah etse açılmaz iki gönlüm arası./Nerde o günler nerde”

Sarı mimozamsın benim/Gülen gözlerinin manası derin/Kimdir bu kadın saçları ak beni”

Bu unutulmaz bestelerin sözlerindeki imza da, geçen yıl aramızdan ayrılan Dr. Besteci Alaeddin Yavaşça’nındır.

652 beste ile 256 ödül sığdırmıştır ömrüne.

Vedat Çetinkaya, Melihat Gülses, Sami Aksu, Umut Akyürek, Alp Aslan, Bekir Ünlüataer, Nursaç Doğanışık bestecinin -yetiştirdiği- günümüzde TRT ekranlarından da aşina olduğumuz isimlerdir.

Göz Doktoru Ayhan Sökmen. “Engine dalmışsın gözlerin nemli”, “O dalgalar içinde ararım hep seni ben” unutulmaz besteleridir. Türk müziğine besteci, sanatçı, koro şefi ve hoca olarak emek verendir 84 yıllık yaşamında.

xxxx

İzmirli iki doktor, Radyoloji Uzmanı dostumuz İnanç Çağlayan ve Pediatri Uzmanı Figen Akdenizoğlu Can da kurdukları “Medikıl Musical” grubuyla "Bu Bir Aşk Hikayesi" adlı albümle yıllardır dost çevrelerinde demlenen müzikal çalışmalarını, kitlelerin beğenisine sunmuş.

Ben bir tesadüf eseri 2 CD’den oluşan albümle tanıştım.1.CD’de; “ Mektup”, “Ege’de Bir Sonbahar”, “Bu Bir Aşk Hikayesi”, “Hoşgel”, “Sevdalı”, “Hasret”, “Kışa Doğru”, “Love Is the Way The Heaven”, “Yıldızlar”, “Aşk”, “İlkbahar”, ”Ayrılık” ve “Yaş Günü”.

2. CD ise; “Yaş Günü”, “Bana Yalnız Gel”, “Aşk Olsun”, “Bağ Evi”, ”Nem Kalır”, “ByeBye”, “Hoşgel”, “Sevgiliye”, “Yedi Mum”, “Yıldızlar” ve “Yaz Bitmeden” bestelerinden oluşuyor. Dinledim hemen elbette…

Dr. Çağlayan albümünü şu sözleriyle tanıtıyor; “Bazen bir sayıyla, bazen bir mevsimin coşkusu ve hazende bir hüzünle çıkarırsanız yola. (Şairimiz Hilmi Yavuz da ‘hüzün ki en çok yakışandır bize belki de en çok anladığımız’ yazmıştı değil mi?)

Eğer varacağınız yer ‘aşksa’… Hiç telaşlanmayınız. O sizi bulacaktır mısralar ve notalarda”.

xxxx

Buram buram Ege kokan, şarkıların yanı sıra şiirsel anlatımlarla da bir aşk hikayesini” konu edinen albümün tüm geliri ise Ege Orman Vakfı'na bağışlanmış. Grupta tüm sanatsal üretimler; yani beste, söz ve metinler İnanç Hocam’ın.

Ayrıca albüm planlama, tasarım ve organizasyon işleri de ona ait.

Dr. Çağlayan’a göre, sanat ve müzik bir kaçış ve dinlenme;

Müzik de tarih boyunca terapilerde kullanılan bir araç. Özellikle de Anadolu uygarlıklarında. Özellikle de psikosomatik sıkıntıların birebir ilacı bence. Hasta olmak sadece ismi belirli bazı hastalıklara yakalanmış olmak şanssızlığı değildir. Bence hepimiz günlük hayatta hastayız ve biraz canımız sıkılsa refleks olarak bir şarkı mırıldanırız. İşte bu yönü ile müzik çok etkili ve çok ucuz bir ilaç.
Albümden şiirsel bir anlatıma yer verelim yazımızın bu bölümünde;
“Bu bir aşk hikayesi-İki farklı dünya, iki farklı hülya, iki farklı rüya nasıl da birleşiverir bir anda. Kendine has bir anahtar, mümkün olmayan bir kilit ama, açılıverir koca kapılar aşık olunca. Bir odaya girersiniz yeni, gizemli, şık. Önceleri duvardaki tablolar, belki Çin halıları çeker dikkatinizi. Uzak köşede bir mum ışığı, kıymetli vazolar belki de kapitoneli bir yatak. Kısa bir süre önce açılmasını hayal bile etmediğiniz o koca kapı gereksiz bir ayrıntıdır artık arkanızda.”
XXXX

Sanatçının ufkunu ve hayal gücünü hafife alan çok olur” demiştir piyano tuşlarına hayat veren Nihat Demirkol Üstadımız.

Müzikalin 2 CD’lik bir albüme taşınması fikri ve sürecini de Dr. Çağlayan da, iddialı bir ironi ile özetliyor:

Bunu kim dinler dediler/Âşık olanlar dedik... Bunu kim alır dediler/Ege’nin tuzunu, havasını tatmış olanlar dedik... Bunu kim bekler dediler/Sarı yapraklarda, denizde, kumda sevdada aklı kalanlar dedik… Siz kimsiniz dediler/Sizlerden biriyiz dedik ve söyledik...”