Hiç düşündünüz mü otizm, Alzheimer, multipl skleroz (MS) gibi sözcükleri neden giderek daha sık duyuyoruz? Nişasta ve Glikoz Üreticileri Derneği’nin (NÜD) birçok gazetedeki tam sayfa ilanındaki baştan sona yanlış ve saptırılmış bilgilerine kızıp, gerçekleri araştırınca bunu anlamaya başladım. İlanın genelinde, tükettiğimiz hazır tatlı içecek ve yiyeceklerin çoğunda bulunan yüksek fruktozlu mısır şurubundan (YFMŞ) ‘mısır şekeri’ olarak bahsediliyor, pancar şekeri ile benzer, neredeyse aynı olduğu iddia ediliyordu.
Nasıl üretildiklerine bir göz atalım…
Pancar yıkandıktan sonra dilimlenip önce şerbet, ardından lapa haline getiriliyor; lapa soğutulup kristalleştiriliyor. Yani pancar şekeri neredeyse tamamen ‘doğal’. YFMŞ üretiminde ise mısır öğütüldükten sonra, karbonhidratları parçalamak ve elde edilen şekerleri fruktoza dönüştürmek için özetle, önce asit eklenip, ardından, bazıları yüksek ısıl ortamda, alfa-amilaz, glikoamilaz, ksiloz izomeraz gibi birçok enzimle karşılaştırılıyor. Yani YFMŞ kesinlikle ‘doğal değil’, modifiye.

CIVA


İlanda “mısır şekerinden kuşku duymanın anlamı yoktur” yazılıydı ama Wikipedia şöyle diyordu: “Endojen (iç kaynaklı) nişasta indirgeyici enzimleri baskılayabilmek için, bu işlemler sırasında cıva klorürün (0,01M) kullanılması zorunludur.”
“Olamaz” diye düşündüm, ama Gıda Mühendisi Doç. Dr. M. Murat Karaoğlu’nun bilimsel bir derlemesinde “ABD’de yapılan bir araştırmada, incelenen 20 YFMŞ’nin 9’unda 0,065 ile 0,570 μg/g oranında cıva saptanmıştır” ifadesi yer alıyordu. Beni asıl dehşete düşüren Renee Dufoult ve arkadaşlarının araştırması oldu. YFMŞ’deki cıva, özellikle çocuklarda metabolik süreçleri bozarak nöronların plastisitesini değiştirebiliyor; zeka geriliğine, otizme, davranış bozukluklarına ve öğrenme güçlüğüne yol açabiliyordu. Kronik cıva alımının erişkinlerde ise Alzheimer, multipl skleroz, kronik yorgunluk sendromu, kısırlık gibi birçok hastalıkla ilişkili bulunduğunu; uykusuzluk, depresyon, sinirlilik ve konsantrasyon güçlüğüne yol açabildiğini de hatırlatayım.
Cıvanın YFMŞ dışında, amalgam diş dolgularında, tartrazin ve sunset yellow gibi bazı sentetik gıda boyalarında, sitrik asit ve sodyum benzoat gibi gıda katkı maddelerinde bulunabileceği bildiriliyor.

OLİGOSAKKARİTLER


Sağlık Bakanlığı Bilimsel Kurulu yayınladığı raporda, YFMŞ’nin karaciğer yağlanması, siroz, gut, insülin direnci, şeker hastalığı, şişmanlık, kalp ve damar hastalıkları ve bazı kanser türlerine yol açabildiğini bildirdi. YFMŞ kotasının düşürülmesinde bu raporun etkili olduğunu düşünüyor ve kendilerini kutluyorum. Ancak raporda küçük bir yanlış var. %42 fruktozlu YFMŞ ürününde glikoz oranı %58 değil %53; bu ürün %5 oranında oligosakkarit ve başka şekerler içeriyor. % 55 fruktozlu YFMŞ’de aynı yapıların oranı %3. Oranları düşük de olsa, yüksek ısıl işlemlerde ortaya çıkan bu doğal olmayan yan ürünler ve depolama sırasında düzeyi yükselebilecek hidroksimetil furfural gibi bileşikler yukarıdaki hastalıkların, özellikle de kanserin gelişiminde etkili olabilirler; mutlaka araştırılmalı. Bunları öğrendikten sonra YFMŞ içeren ürünleri eve almamaya karar verdim; size de öneririm. YFMŞ kotasının indirilmesi çok iyi; umarım denetimi sağlanır.
Şeker fabrikalarımız da satılmaz, modernleştirilir.