Bugün bir kitap, bir dergi var bilgisayarımın tuşlarına takılan. Sözüm biraz Mozaik’e düşecek, biraz Varlık Dergisi'ne.


Sanırım parçaları birleştirme düşüncesinden yola çıkan gazeteci-yazar Nihan Ertem nostaljik, trajik, trajikomik, ütopik başlıklarıyla belirlediği konuları Mozaik adlı kitabında toplamış. (*)


Geçmiş değiştirilemez ama gelecek şekillendirilebilir” yan başlığıyla desteklenen Mozaik, Nihan Ertem’in yazarlık yolculuğundaki ilk adımı. “Ben çocukluğumu seksenli yıllarda yaşamış yetişkin bir birey olarak, ülkemin yaşadığı siyasi atmosferi ancak 90’lı yıllardan itibaren anlamaya başlayıp 2000’lerden sonra ancak farkında olabilmiştim. Fakat 2000’li yılların sonuna doğru bilgim ve farkındalığım artmasına rağmen bazı şeyleri çözebilmem daha bir zorlaştı” diyor sunu yazısında.


Nihan Ertem, Mozaik’i “dönemlerin birbiri ardına geldiği ve yaşananların hikâye haline getirildiği bir anlatı türü” olarak sunuyor okura.


Ülkemizde yaşanan siyasi gelişimlerin de etkisiyle yazmaya karar veriyor Ertem. Geçmişe duyduğu ilgi ve merak, bilmediği dönemi de araştırmaya itiyor onu. Kaynak olarak da olaylara tanık kişilerden ve kitaplardan yararlanıyor.


Kitabın arka kapağında iki gazeteci-yazar Merdan Yanardağ’ın ve Mustafa Balbay’ın Ertem’le ilgili yazdıkları dikkat çekiyor.


Merdan Yanardağ kitabın “gerek dili, gerek kurgusu, gerekse teması itibarıyla başarılı” olduğunu vurgularken, Mustafa Balbay “Ertem hem geçmişe ayna tutuyor,hem bugüne tanıklık ediyor, hem de gelecek hayallerini paylaşıyor” diyerek paylaşıyor düşüncelerini.


İlk bölümde Türk siyasal yaşamını etkileyen Bülent Ecevit’in son dönemiyle ilgili ayrıntılı bir öykü sunan Ertem, geriye dönüşlerle Ecevit’in yaşamından bir kesiti de okurlarına anımsatıyor.


İkinci bölümde gazeteci ve milletvekili Mustafa Balbay’ın cezaevinde geçirdiği süreci bir öykücü ustalığıyla aktarıyor. Bu bölümü yazarken çok sayıda eski siyasetçinin görüş ve bilgilerinden yararlandığını belirtiyor Ertem.


Yazar üçüncü bölümü trajikomik bir düşle “güzel ülke hayali”nin yaşama kazanılması üzerine kurgulamış.


Son bölümde Nihan Ertem kendini kaynak gösterip tamamen hayal ürünü bir söylem geliştiriyor ve “umudun kapısını” açıyor.


VARLIK 84 YAŞINDA


Yazın,sanat, kültür dergiciliğinde 1933’ten 2017’ye değin 84 yıldır aksamadan çıkan VARLIK’tan başka bir dergi var mı? Benim bildiğim yok. Dilerim ki 100 yaşına da ersin, yaşamı daha nice yıllara değin sürsün. Başka dergilerimiz de işlevsel özellikleri, çabalarıyla var olsunlar, yaşamlarını sürdürsünler.


Varlık Dergisi benim de 1962 yılından beri izlediğim bir dergi. Kitaplığımda ellilerden, altmışlardan, yetmişlerden kalan ciltlerini özenle korurum. Ankara’da yayımlanan Karahindiba Dergisi son sayısında (Temmuz-Ağustos 2017) VARLIK için editörlüğünü Nezihe Altuğ’un yaptığı bir dosya hazırlamış. Benim de eskilere dönerek yazdığım bir Varlık yazısı yer aldı bu dosyada.


Bizim yeni yetme yaşlarımızda Varlık Dergisi bir okul gibiydi. Varlık sayfalarında şiirleri, yazıları, öyküleri, denemeleriyle yer alan yazarlar, şairler ayrıcalıklıydılar gözümüzde.


Her Temmuz ayında yazın-sanat dergiciliğimizin önemli VARLIK’ını anmadan geçemem. Bir film şeridi gibi geçer belleğimden Cevdet Kudret, Nurullah Ataç, Ahmet Muhip Dıranas, Orhan Veli, Cahit Sıtkı, Ziya Osman Saba, Orhan Kemal, Oktay Rıfat, Sabattin Eyüboğlu, Cahit Tanyol, Sait Faik, Dağlarca, Oktay Akbal, Bedri Rahmi, İlhan Berk, Necati Cumalı, Ahmet Hamdi Tanpınar, Attilâ İlhan, Gülten Akın, Fakir Baykurt, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Talip Apaydın…imzaları.


Varlık ve Varlık gibi yazınımızı, sanatımızı aydınlatan dergiler hep var olsunlar.


(*) Mozaik, Nihan Ertem kitabı, Siyah Beyaz Y. 2017, 284 sayfa