Dünyanın ve Türkiye'nin sonu görünmeyen bir kaos içerisine girdiği günümüzde ülkeler ve liderler çıkarlarını ve iktidarlarını sürdürebilmek için giderek demokrasi ve onun getirdiği olumlu olanaklardan uzaklaşıyor. Evrensel insan hakları, yargı bağımsızlığı, adil gelir dağılımı, can güvenliği barış gibi kavramlar hızlı bir şekilde yaşamın gündeminden çıkarılıyor. Gelecek nesillere nasıl bir dünya kalacak egemen sınıfların umurlarında değil ancak yeni jenerasyon böyle düşünmüyor. Bu hafta köşemi bu jenerasyonun temsilcilerinden 16 yaşında bir genç kız olan Çağla Gürefe'ye açıyorum. Dünyanın geleceğini ve beklentilerini bir de O'nun gözünden izleyin.
ID QUOD TIBI DABO
Dünyanın iklimi hızla değişiyor. Bu durumun sonuçlarını hep birlikte yaşıyoruz. Sanki dünya ile savaştayız. İşin kötü tarafı kaybeden biz olursak çok ağır bedeller ödeyeceğiz. Bilim adamlarının ve bu krizin ne kadar önemli olduğunun bilincinde olan insanların ortak tek bir düşüncesi var: Eğer mücadeleyi bırakırsak insanlık çok büyük sorunlarla yüzleşecek. Ve bunun için çok uzun bir zaman dilimine gerek kalmayacak.
İklim değişikliği, bioçeşitlilik kaybı, kirlilik... Burada yazılanlar ve daha nice kriz birbirine bağlı olarak güçlenmekte. Aslında şunu hepimiz biliyoruz bu kısır döngü dünyanın ve hatta toplumların çehresini hızla değiştiriyor. Zorunlu göçler, nüfusun dengesiz dağılımı, kaynakların yetmemesi, sonsuz tüketim arzusu beraberinde ekonomik krizleri, barınma sorununu, savaşları, hak kayıplarını da getiriyor. İnsanoğlunun hep ‘daha fazla’sını istemesi, içinde yaşamaya çabaladığımız dünyayı hızla uçuruma itiyor.
***
Birleşmiş Milletler'in geçtiğimiz haziran ayında yapmış olduğu bir ankete göre her 5 kişiden 4'ü ülkelerinin iklim değişikliği konusundaki taahhütlerini güçlendirmesini istiyor. Ve artık anlıyoruz ki iklim ve çevre konusu küresel bir problemdir, birlikte hareket edilmeden ne yazık ki çözüm bulunamaz. Bu nedenle BM bu konunun acil olduğunu bildirerek "pact for the future" (gelecek için anlaşması) ile BM'e üye olan 193 ülkenin iş birliği yaparak iklim değişikliği sorunu ve enerji dönüşümünü küresel olarak hızlandırmayı gerçekleştirecek maddelerin yanı sıra özellikle kadın hakları da dahil olmak üzere insan hakları ile ilgili taahhütlerin de hızlandırılmasını hedeflemiştir.
Doğaya uyum sağlamayı öğrenmediğimiz sürece elimizde nefes almayan bir gezegenden başka bir şey kalmayacak. Bu nedenle sadece kendimiz için değil bizden sonra gelecek nesiller için de mücadele etmeyi sürdürmeliyiz. Unutmayalım, çok basit bir formülle "ne verirsek onu alırız"....
ID QUOD TIBI DABO!