Son zamanların en güncel konusu Orta Doğu daki İsrail’in saldırgan tutumu ve dünyanın değişmesi öngörülen yeni sınırlarının belirlenerek siyasi, sosyal ve ekonomik yapısı ile kurulacak yeni düzeni.

Herkes Orta Doğu ve askeri uzman kesildi.Savaş tam tamları çalarak olayları ve geleceği yorumluyorlar. Oysa olaylar on yıllar önce belirlenen akışı içinde seyrediyor.

ATATÜRK “YURTTA SULH CİHANDA SULH” sözleriyle dünyanın geleceğini belirleyebilecek olaylarını öngörerek ,kurduğu Cumhuriyetin geleceğini güvence altına alan politikaları uygulayarak ,Musul ve Hatay’l kapsayan Misak-ı Milli sınırlarını çizerek Türkiye’ nin duruşunu dünyaya duyurdu. 

“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” sözleriyle ülke içersinde barışı sağlayarak bir ulus yaratan Atatürk,dış politikada da ülke çıkarlarını ön plana alarak izlediği politikalarla ,sağlığında Fransızların olumsuz tutumuna rağmen yapılan referandumla Hatay’ın Türk topraklarına katılmasını sağlamış,öngördüğü ikinci dünya avaşı için her iki yönden yapılan baskılara rağmen “taraf” olmamıştır.

Selefi İsmet İnönü de aynı politikaları izleyerek Adana,Yalta,Kahire toplantılarında müttefiklere katılması için alınan kararlara katılmamış, Türkiye yi savaşa sokmamıştır.Savaş sonrası Sovyetlerin Boğazlar ve Doğu Anadolu daki toprak talepleri karşısında aynı politika anlayışı içersin Avrupa konseyi kurucu üyesi , NATO üyesi olmuş ,Orta Doğu da etkin olabilmek için Sadabat Paktını oluşturmuş,CENTO’ya girmiştir.Balkan paktının oluşturulmasında katkı sağlamış bölgesel bir güç olduğunu göstermiştir.

Bu gücü yanlarına almak,olmadığı takdirde pasifize etmek için dünya ülkelerince yıllardır sürdürülen politikalar sürecinin geldiği noktadır bugünkü durum. ÇağdaşlarıRooswelt, Churchil, Stalin ve selefleri Kruchev, Kennedy, De Gaule, Adanaur, İngiltere başbakanları, baş ucu kitabı olarak belirledikleri “NUTUK” ta belirtilen ve hep doğru çıkan öngörüleri göz önünde tutarak kendi “Bölge” politikalarını belirlemek zorunda kalmışlardır. Nasır ‘ın devrilmesinden,Küba krizine,Saddam, Kaddafi’nin devrilmesine kadar bir çok olayda, Türkiye politik duruşunu bozmamış ilkeleri doğrultusunda hareket ermiştir. Brezinski ve Kissenger tarafından 1974 yılında oluşturulan 2050 yılına kadar Orta Asya ve Orta Doğu da su ve enerji kaynaklarını, ticaret yollarını kontrol altında tutmak yönündeki Amerikan politikalarını Kafkasya da Saros,Orta Doğu da İsrail, kurulacak bir Kürdistan devleti ve Ermenistan hattı oluşturarak yürütmeyi hedefleyen ABD,Türkiye ye verdiği eş başkanlık sıfatı ile “Yeşil Kuşak” projesini de bunlara destek olması için gündeme taşımıştır.

Tüm bu gelişmelere karşın Türkiye,almış olduğu kararlarla geleneksel dış politika çizgisinden sapmış,etkisini azaltmıştır. Bundan sonra ne olabileceği konusunu “NUTUK”u günün koşulları ve gelişmelerine göre yorumlayıp,başta Amerika olmak üzere bir takım ülkelerin bölgeden beklentilerine yönelik politikalarını, dünyada hegonomik bir güç olabilmek için Orta Doğu’yu uluslararası bir çatışma arenasına çevirme amacına yönelik sinsi adımlarını görebilir,Misak-ı Milli sınırlarının ve her alanda tam bağımsızlık ilkesinin ne kadar önemli olduğunu anlayabilirsiniz.

Orta Doğu konusunda “ahkam” kesenlerin önce “NUTUK” iyi okumaları gerekir.