Bugünlerde benim gündemimde nedense sadece aşk var!
Baharda da değiliz ama...
Hayırdır inşallah!
Ama aşkın hüzünlü, yıpratan, insanın ciğerini kanırtan, üzen, ağlatan mutsuz yanı değil dilime ve beynime dolanan... O bir hastalık zaten...
Gerçi tamam hep deriz ya, aşkın kendisi zaten başlı başına bir hastalıktır diye... Ama, 'mutlusu' en azından öldürmeyip süründüreni!
'Mutsuz' aşksa, klinik tedavi gerektiren ciddi bir hastalık.
İnsanın sevdiği uğruna yemeden içmeden kesildiği, yataklara düştüğü, sosyal hayatla bağlarını koparmasına neden olan durumlar vardır hani...
Hastalıklı ilişki, hastalıklı aşk lafı, bir benzetme değil, aslında gerçeğin ta kendisi...
***
Hayallerimizdeki Leyla ile Mecnun aşkının bize gösterdiği nedir, bir düşünün: 'Aşk için ölmeli, aşk o zaman aşk!'
Oysa artık birçok psikiyatrist, bu ruh halinin aşk değil, bir hastalık olduğunu söylüyor.
Leyla ile Mecnun'un yürek dağlayan aşklarının kimyasal bir bozukluk olduğunu ve ilaçla tedavi edilebileceğini de...
Fakat tabii içimizden kaçımız böyle bir durumda, psikiyatristin karşısına geçip: 'Ben çok fena kara sevdaya yakalandım. Ölüyorum aşkımdan. Kurtar beni doktor!' deriz ki..?
Hangimizin yüreği bu mangallıktadır. Asla!
Gururumuza yediremeyiz bir kere...
Ruh halimiz, iyice sarpa sardığı için kapısını çaldığımız doktora, aşırı stresten, depresif ruh halimizden söz eder, lafı eveler geveleriz.
Ama sonra seanslar ilerledikçe, konuşma sırasında, ortaya çıkar ki, meğer bu şikayetler, yaşadığımız ilişkiden kaynaklanıyormuş!
Aaaa! Ne enteresan... Bilmiyorduk bak... Doktor ortaya çıkardı!
***
Peki aşk, hangi durumda hastalık olarak nitelendirilebilir sizce?
Kişi aşkını yaşarken yaşantısını bozuyor, hayatını aksatıyor; işine, diğer ilişkilerine zarar veriyorsa, hadi kardeşim geçmiş olsun!
Bu, o kişinin kalbinde, aşkla alakalı, nal kadar bir yara açılmış demek oluyor çünkü.
En tehlikeli insan hali... 'Dinlenin dinlenin, kaçın' derim.
Peki, ya 'mutlu aşk' nasıl oluyor?
İlişkiye ve sevgiline saygı duyuyorsan, yanında olmadığı zaman da onun varlığını hissediyorsan, gerektiğinde fedakarlık yapıp ilişkine yeteri kadar zaman ayırıyorsan...
Birbirinize muhtaç olduğunuz için değil, birbirinizi sevdiğiniz için beraberseniz...
Sizde veya sevgilinizde, birbirinizin yaşamını kontrol etme, sürekli onu yanında isteme gibi takıntılar yoksa...
Yani gerçekten böyle bir aşk yaşayan varsa...
Madalyalar tarafımdan boynunuza!
Gerçi ben artık böyle hasarsız aşkların da mümkün olabileceğine canı gönülden inanıyorum. Oysa, 'Ot gibi yaşayıp gideceğime, aşk acısı çekerim daha iyi' derdim, yakın zamana kadar. Artık demiyorum.
Huzurun, keyfin, dünyanın, mutluluğun tadının, aşkla beraber çıkarılabileceğini biliyorum çünkü.
Hem bu meret öyle ha deyince ortaya çıkmadığı gibi, siz kaçsanız da arkanızdan kovalayıp, en beklenmedik anda insanı ensesinden yakalayabiliyor.
Bari sobelenince kıymetini bilelim, aşkın güle oynaya da yaşanacağını aklımızda bulunduralım.
Demek ki neymiş, 'mutlu aşk varmış. Önemli olan, bizim 'gerçekten' ne istediğimizmiş.