Yargıla onu, ayıpla. Adaletsizlikten mi? Söz et adaletsizlikten
-Kübalı Şair Jose Marti
Altı yıl önceydi. Karaman'ın Ermenek ilçesinde, Ekim ayında 18 işçinin madende mahsur kaldığı haberleri TV alt yazılarındaydı. Haber siteleri “son dakika” geçiyordu sürekli. Su basan kömür ocağında mahsur kalan 18 işçiden biri de Tezcan Gökçe'ydi. Anne Ayşe, baba Recep çocuklarından iyi haber almanın peşinde madenin dibinden bir yere ayrılmıyordu. Umuttu onları ayakta tutan! Bekleyişleri sürüyordu. Sonra annenin yürek yakan şu sözleri televizyon ekranlarına kilitlenen milyonlarca izleyiciyi gözyaşlarına boğuyordu:
“Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı? Geceleri uyuyamıyorum.”
Baba da endişeyle Tezcan’ından, arkadaşlarından iyi haberi bekliyordu.
***
Hasşeker ocağından kötü haber 38 gün sonra gelmişti. Tezcan Gökçe boğularak can vermişti 17 arkadaşıyla! Cenaze törenine baba Recep’in yırtık lastik ayakkabılarıyla katılması simgeydi, izleyenleri hüngür hüngür ağlatmıştı. Gündem olmuştu ayağında o kapkara yırtık lastik ayakkabıları babanın. Türkiye insanlığından utanıyordu o gün!..
***
Mahkemeye ulaşan faciaya ilişkin bilirkişi raporunda işletmenin iş tekniğine ve mevzuata uygun sondaj yapmadığı ifade ediliyor, bunun da kaza nedeni olduğu ifade ediliyordu. Yılmaz Özdil de şunu yazıyordu köşesinde; “İşveren denilen herif, öğle yemeği vermiyor, evinizden getirin diyordu. İn-çık vakit kaybı olduğu için, öğle tatiline müsade etmiyor, yerin dibinde yiyin diyordu. Neticede, öğle tatilinde, öğle yemeğinde, 355 metre derinde boğuldular.”
Gazeteler Recep Baba’nın oğlunun ölüm tazminatını da alamadığını, sanıkların da Çakıcı affıyla salıverildiğini yazıyordu (!) ileriki günlerde.
***
Yine haber düştü sitelere, gazeteler yazıyordu. Recep Baba... Recep Amca... Kara yırtık lastikleriyle içimizi burkan Recep Gökçe yaklaşık 5 gün önce rahatsızlanmıştı. Konya’da bir hastanede tedaviye alınmıştı. Gökçe korona virüs kapmıştı, testi de pozitifti. Aynı şekilde anne Ayşe Anne de koronaydı ve karantinadaydı. Recep Baba’nın yorgun yüreği yaşam mücadelesini kaybetti, korona onu da kopardı bu dünyadan!
***
Recep Amca hayattan kopmamaya çalışırken Şile’de 150 kişi sahilde parti veriyordu. Çapa’da hastanede maskesini takmasını istediği kişi, güvenlikçinin gözünü çıkarıyordu. Ankara’da karantinadaki hastayı kontrola giden filyasyon ekibi, evde 35 ziyaretçiyle karşılaşıyordu. Ordu Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özgür Enginyurt da koronalı gelinle damatın bilerek düğün yaptıklarını ve o düğünden bir sürü vaka çıktığını açıklıyordu!
***
Yaşamda eşitlik yoktu! Ölüm eşit olsa da! Ülkemiz yağmalanırken her türlü acımasızlık, kötülük çirkinlik, hoşgörüsüzlük, bencillik her alanda -bilgenin dediği gibi- iliklerimize kadar işlemişti. Onur duygusu yoktu!İnsan bu kadar değersizleşebilir miydi?
Vicdanlar kurumuştu.
Biz ne oğlunu ne de babasını kurtarabilmiştik…
Artık susabiliriz de ağlayabiliriz de. Neye yarayacaksa?