İzmir bu haftaya ilginç bir kesimin protestolarıyla başladı. Kentin en başarılı okullarındaki eğitimcilerin görev yerleri değiştirildi. İzmir’in gözbebeği sayılan liselerinde üniversite sınavlarında ilk sıraları paylaşan çok başarılı çocukların, başarılı öğretmenleri kıyıma uğradı.
Bu durum tepki gördü. Bu okullardan mezun olan, bu ülkenin yönetimlerine katkıda bulunanlar başta olmak üzere uygulamaya karşı çıktılar. Veliler karşı çıktı. Bunu da bırakın küçücük çocuklar derslere girmedi ve öğretmenlerini geri istediler.
Türkiye’de bu durum ilk kez mi oluyor sizce? O zaman bizzat yaşadığım günlere geri dönüp, ülkemizde başarılı öğretmenlere eğitimcilere yapılan kıyımın örneklerini vereyim sizlere.
1973-74 öğretim yılında ülke genelinde açılan bir sınavı kazanıp, Çanakkale Gökçeada Atatürk Öğretmen Okulu’na gittim.
Kaydımı rahmetli babamla birlikte yaptırdıktan sonra bavulumu sırtlanıp, mezun olana kadar sürecek yalnız yolculuğuma başladım. Gökçeada Öğretmen Okulu’nun o tarihlerde yanlış hatırlamıyorsam yaklaşık 550 öğrencisi ve 32-33 öğretmeni vardı. Her yıl seçimlerin yapıldığı, öğrenci başkanlığı seçimlerinin demokratik teamüllerle gerçekleştiği bir sürece gitmiştik. Öğretmenlerimiz büyük ölçüde her biri hazine değerindeydi. Ve bizler küçük yaşta ailelerimizden uzak, ada koşullarında olmamıza rağmen çok mutlu bir başlangıç yaptık.
İlk yılımızı tamamladık ve yaz tatiline geldik. Gökçeada’ya ikinci sınıfa başlamak için gittiğimizde okuldan neredeyse tüm öğretmenlerimizin başka illere atandığını öğrendik. Bu resmen bir sürgündü. Öğretmen yetiştirecek bu kuruma yeni mezun, yeterliliği tartışılır öğretmenler gelmişti.
Okula resmen siyasetin ökçesi tekme atmıştı. Milliyetçe Cephe hükümetinin olduğu bir dönemdi ve Orta Öğretim Genel Müdürü “Komando Ayvaz” olarak tanımlanan Ayvaz Gökdemir bu uygulamaların mimarıydı. Bu zat sonradan milletvekili de seçildi.
Gökçeada Atatürk Öğretmen Okulu köklü geleneği ile bu ülkede çok önemli eğitimcileri yetiştirdi. Ama bir grup muhterisin nihayetinde kanına girdiği bir eğitim kurumu haline getirildi. Bugün hala o okuldan mezun olanlar ülkede fikirleriyle toplumu aydınlatıyorlar. Tıpkı İzmir Atatürk Lisesi, Bornova Anadolu Lisesi gibi. Bu ülkenin dünya ülkesi olma iddiasını dile getirenlerin bugün samimiyetlerinden şüphe duymamak elde değil. Bırakın eğitim kurumlarının dokusuyla uğraşmayı. Bırakın da çocuklar özgür fikirleriyle büyüsün, gelişsin.