Hayvanlarla dost olun, siz vazgeçseniz bile, onlar sizden vazgeçmez (Fadıl Çay)
Katili durduramıyoruz.
O her gece, eline silahını alıp sokaklara çıkıyor.
Bahçelerimizde, parklarımızda, köşe başında, ya da bir çöplükte gördüğü köpeklerimizi-kedilerimizi öldürüyor.
Hayvan Hakları Yasası bunu "suç" saydığı halde, katiller devletin görevlileri...
Belediyeciler...
Devletin adamları, devletin yasasını yok sayıyorlar.
Ve bu cinayetlerin işlendiği belediyelerde çalışan şefler-müdürler, suç ortaklarıdır.
Sokak hayvanlarını toplamak için ellerine verilmiş iğne atan tüfeklere öldürücü dozda ilaç koyup, uyanmamak üzere uyutuyorlar kedileri-köpekleri.
Katil durmuyor.
Çünkü bu katliamların yapıldığı yerlerde üçüncü suç ortakları güçlü ve dokunulmazdır:
"Belediye başkanları..."
Her gece sizler uyurken sokaklarda bir katliam yaşanıyor, öldürülmüş annesinin kucağına girip yine de orada uyumak isteyen bebekler...
Öldürülmüş yavrularını ayağa kaldırmak için başlarından ayrılmayıp bekleyen anneler.
Birer ölüm çığlığı sokaktan sokağa yayılır durur.
Sabahları çocuklarımız uyandığında, sadece mahalle arkadaşlarına sordukları şu masum soru kalır ortalıkta:
"Çomar’ı gördün mü?"
Hayvan dostları ise;
o iyi niyetleriyle oturup ağlamaktan, birbirlerine ölüm biçimlerini anlatmaktan, arada bir meydanlara çıkıp cılız gösterilerle "katili" hatırlatmaktan başka bir şey yapamıyorlar.
Ama böyle gitmez.
İnsanların insanları boğazlamasının, bu "öldürme" kültüründen başladığını "katil ruhlulara" anlatamazsak bile, anlatacak bir yer, anlayacakları bir dil olmalı.
Bütün hayvansever derneklerin, vakıfların, gönüllülerin bir üst çatı altında toplanmalarını ve el ele vermelerini diliyorum.
Eğer katliamları durdurmanın bir yolu varsa ve bizler bir araya gelmeyerek katliamların sürmesine neden oluyorsak, dördüncü "suçluyu" açıklayabilirim:
Biz...
Şu sorunun yanıtını çocuklardan saklaya saklaya:
"Çomar’ı gördün mü?.."
**
17 yıl önce yazdıydı bu yazıyı Hürriyet'te “Pako’nun Can Dostu” Bekir Coşkun...
“Hayvanlara tutkuyla bağlı” Usta sanki -bugünleri- görerek...
**
Son günlerde gündemin en çok konuşulan konularından biri;
sokak hayvanlarının sahiplendirilmeye çalışılacağı…
Belediye barınaklarındaki köpeklerin fotoğraflarının çekilerek internet sitelerinde sahiplendirme ilanı yayımlanacağı…
Bir ay içinde sahiplenilmeyen köpeklerin de iğne ile ya da ilaç verilerek “uyutulacağı”...
Özetle; öldürüleceği!
Bunun adı da “merhamet koşulları içinde uygulanacak insani ve acısız” yöntemmiş; iyi mi!
Yani köpekler potansiyel suçlu!..
**
Kısırlaştırmadıkları takdirde -doğaldır- sokaktaki hayvanlar üremeye devam eder.
Bir “Kısırlaştırma seferberliği” şarttır.
“Öldürmek kısırlaştırmaktan ucuz” diye hesap yapanlar, insanlık tarihine gaddarlıklarıyla geçer, tüm dünyanın nefretini kazanır.”
**
Hayvan Haklarının Yılmaz Savunucusu meslektaşımız Zülal Kalkandelen bu konuda
her şeyi yazmış; buyurun;
“İnsanlar tarafından evcilleştirilip sömürülen, üretilip satılan ve üzerlerinden ticaret yapılan köpeklerin sayısı, belediyelerin 2004’te yürürlüğe giren Hayvanları Koruma Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülüklerini 18 yıl boyunca yerine getirmemesi, kısırlaştırma için ayrılan ödeneği başka alanlarda kullanması, kendi sınırları içerisindeki hayvanları gece yarısı araçlara doldurup başka belediyelerin sınırlarına atması yüzünden çoğaldı!
Gönüllüler, yıllardır aç, susuz ve bakımsız bırakılan sokak canlarına yıllardır kendi olanaklarıyla yardımcı olmaya çalışıyor ama devlet kurumları sorumluluklarını yerine getirmediği için şimdi bunun bedeli hayvanlara canları alınarak ödetilmeye çalışılıyor.
Bu adaletsizliktir, zulümdür, vahşettir, şiddettir!
Yaşam hakkı savunucuları, bu katliama TBMM’de geçit veren milletvekillerini asla affetmez,
hiçbir şekilde, susmaz, sinmez!... "
Son Söz Yerine;
ÖLDÜREMEZSİNİZ?