“Fill in the blanks”
Bu ne demek ?
“Boşlukları doldurun”
Hatırla bak. Ortaokulda İngilizce sınavları böyleydi…
Cümlenin başı, ortası ya da sonu boş olur, sen doldururdun.
Doğru kelimeyi “Cuk” diye yazdın mı “Bingo” olurdu…
…..
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu konuştu.
Adana’da partisinin il kongresindeydi…
Dedi ki;
“Sen-ben kavgası yapan gitsin bu partiden”
Aaaa, sanki İzmir’de konuşuyor…
“Parti içinde birbirine sırtını dönen insanlar istemiyorum”
Ve ekliyor genel başkan;
“Her kim ki delege hesabı, delege pazarlığı yapıyorsa kapı orada”
Vay arkadaş…
Eeee;
“Bu delege sisteminin de kaldırılmasını istiyoruz”
“Mevki makam kavgası yapan, ben ne olacağım diyen derhal istifa etsin”
İşte bu kadar…
Neredeydi bu kongre? Adana’da.
Emin olun bunu da üstüne almayacaktır birileri…
“Adana’da söyledi birader”
“Evet birader bize değil o Adanalılara”
“Evet evet, biz burada bildiğimizi yapalım…”
….
Genel Başkan konuşurken hep aklıma İzmir geldi nedense?
Saydıklarının hepsini tek tek gördüğümüz için mi acaba…
Anlattıklarının hepsini ilçe kongrelerinde yaşadığımız için mi yoksa?
Hele hele il kongresi öncesi bir anda “Baba” kesilenler yüzünden mi dersiniz?
Şimdi yormayayım parmakçıklarımı…
Genel Başkanın söylediği üç beş ağır cümle yukarıda…
Sadece oraları al.
“Fill in the blanks” yap…
Yani doldur boşluğu;
Bu mektup kime gider?
Misal başına ne yazmalıyız?
Perde arkasından dümen kuran
Eyyy Ali mi diyelim? (Ali ismi temsilidir)
Yoksa kongre öncesi hesaplaşmalar yapanlar,
Kadro teklif edenler, işçileri delege yapanlar,
Oturup kimi isimleri burnumuza dikte edenler,
Tavşan adaylar, karpuz gibi bölünmüş bir örgüt…
Söyle bakalım başına ne koyalım?
Hadi doldurun bakalım;
Eyyy ………………….?
Doldurdun mu?
Aferin otur 10…
Kaç üzerinden mi?
Cevabına göre değişir devrimci:)))
Hadi mutlu yıllar…
***
BRAVO BAYIR
CHP dalgalı deniz, kongre öncesi…
Herkes ayrı bir telden çalıyor.
Hatta hatta karnından konuşuyor.
Mikrofonun arkasına saklanıp,
“Parti meselesi” diyor…
Hadi canım sende…
Bu süreçte Tacettin Bayır’ı kutluyorum.
Bulduğu her mecrada takır takır konuşuyor.
Doğru bildiğini söylüyor.
Katıl ya da katılma, son derece delikanlıca.
En misal;
“Enerjimiz içeride bitiyor, rakibe gücümüz kalmıyor”
Hah aynı tespitteyim…
Bence şimdi İzmir Milletvekili oldu.
***
YUNAN…
Aranızdaki en Yunan sever benim.
Misal Süleyman Gençel arkadaşım…
Şaka şöyle dursun bi.
Arkadaş, tamam kolay vize almak için diyebilirsiniz
Amma,
Burnumuzun dibindeki adalar, Yunanistan tarafından
Bildiğin işgal altındayken,
Kendini sosyal demokrat, solcu falan diye tabir edenler dahil,
Hafta sonu rakı balık yapmaya adalara giden var mı ?
Yok mu?
Ayıp mı?
Değil mi?
Orda kalamarı lüpletip, burada milliyetçilik yapana ne diyelim şimdi?
***
ASGARİ ÜCRET
Nasıl olsa bağıran bağırıyor.
Sonuç değişmeyecek.
Ben ters köşeden bi şey soracağım.
Biraz Aysun Kayacı’nın
“Dağdaki çoban ile benim oyun aynı değerde mi ?”
Mantığıyla aynı…
Şimdi İstanbul, İzmir, Ankara’da yaşan adamla,
Artvin’in Borçka ilçesine bağlı Çavuşlu köyünde yaşayan
Bir kardeşimizin asgari ücreti, aynı asgari ücret midir?
Satın alma değerleri ve harcamalar açısından…
Ben mi ince görüyorum,
Asgari ücret tartışması yapanlar mı kalas ?
***
MUTLU YILLAR
Okumayacaklarını, onlara gitmeyeceğini biliyorum…
Olsun,
Başta Karşıyaka Çocuk Esirgeme ve benzeri yerlerdeki evlatlar,
Huzur evlerindeki kimsesiz anneanneler, babaneler(!)
Basmane otellerinde, kalabalıklarda yalnız kalanlar,
Hepinizin yeni yılı eskisinden çok daha iyi olsun.
Küçüklerin gözlerinden büyüklerin ellerinden öperim…
Günaydın 2018…